Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), dünya dışı bir medeniyetle iletişim kurma ümidiyle, 1970’li yıllarda dört uzay gemisinin güvertesinde gezegenimizin uzaydaki konumunu gösteren haritalar yerleştirmişti.
NTV’nin haberine göre, dünya dışı bir medeniyet NASA’nın 40 yıl önce gönderdiği bu haritaları kullanarak dünyayı bulabilir.
Peki bu durum insanlık adına bir tehdit oluşturuyor mu? Bu sorunun yanıtı eski NASA çalışanı Frank Drake’ten geldi.
Bu haritaları tasarlayan Dr. Frank Drake bu kararın ne denli büyük bir tehdit olduğuna dair açıklamalarda bulundu.
Şu anda Güneş Sistemi’nden çıkmış durumda olan bu araçların uzay derinliğinde yollarına devam ettiğinin altını çizen Drake, bunun gezegenimiz için bir tehdit oluşturabileceğini belirtti.
Dünya dışı bir medeniyete gezegenimizin yerini göstermenin sonumuzu getirebileceği uyarısı geçtiğimiz aylarda ünlü İngiliz fizikçi Hawking tarafından da yapılmıştı.
Oxford Üniversitesi de araştırmalarını sürdürüyor
“Uzaylılar bizimle neden bağlantı kurmuyor?” Sorusuna cevap geçtiğimiz aylarda Oxford Üniversitesi çalışanlarınca hazırlanan bir raporda cevap bulmuştu.
İngiltere’nin en prestijli üniversitelerinden birisi olarak gösterilen Oxford Üniversitesi akademisyenleri tarafından ortaya atılan teoriye göre, insanoğlunun uzaylı bir medeniyetle iletişim kurmamasının nedeni evrenin ısısı olabilir.
İleri teknolojiye sahip bir uzaylı medeniyetinin dijitalleştiğini varsayan ‘Aestivation Hipotezi’ olarak adlandırılan bu iddiaya göre, evrende başka medeniyetler arayan uygarlıklar evrenin koşulları düzelene kadar hipernasyon yani kış uykusunda olabilir.
Pek çok filme konu olan bu olayın neden henüz gerçekleşmediğini araştıran başka kurumlardaki bilim insanlarının belirlediği diğer tezler ise şöyle…
Evrende gezegenimize benzeyen 40 milyar gezegen var. Ancak herhangi bir gelişmiş medeniyetin bizimle bağlantı kurması sandığımızdan daha uzun sürebilir.
Zira uzaylıların kullandığı dalgaların seyahat mesafesi sandığımızdan daha yavaş olabilir.
Ayrıca bu dalgalar bizim fark edemeyeceğimiz kompleks bir yapıya sahip olduğu için gözden kaçırıyor da olabiliriz.
Zira uzayı 1984’ten beri dinliyoruz ve bu teknolojimiz oldukça ilkel olabilir.
Ayrıca gezegenimizden 32 ışık yılı uzaklıktaki dalgalar henüz bize ulaşmış değil. Evrenin büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda bize doğru ilerleyen “ilk merhaba” mesajı hala yolda olabilir.
Bizim de uzaya 100 yıldan biraz fazla süredir dalga gönderdiğimizi düşünürsek bizim mesajımızın da hala bir medeniyete ulaşamadığını söylemek mümkün.
En karamsar senaryoya göre, evrende başka yaşamlar arayan tek medeniyet biz olabiliriz.
Ya da başka bir gezegendeki yaşam daha biz ulaşamadan kendisini yok etmiş olabilir. Gezegenimizin Soğuk Savaş yıllarında nükleer savaş tehdidi altında yaşadığını düşünürsek başka bir medeniyetin benzer bir sebepten yok olması da oldukça muhtemel.
En kötü senaryo ise Hollywood’un en çok işlediği konu olan gelişmiş bir medeniyetin evrendeki diğer uygarlıkları işgal ederek gelişimini sürdürmesi.
Hasatdergisi.com