Türkiye ’de ekim alanı 5-6 bin dekara yükselen kenevir, tekstilden, ilaç sektörüne çoğu ayrı alanda kullanılıyor. Yaklaşık 50 bin değişiklik ürünün içinde bulunan kenevir, Türkiye ’de 19 ilde izinli olarak üretiliyor.
3 bin 500 dekarlık ekim alanına sahip Samsun ’da ise kenevirle ilgili ıslah çalışmaları da gerçekleştiriliyor. Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından başlatılan ‘Kenevir Popülasyonlarında THC Oranı Düşük Genotiplerin Geliştirilmesi Projesi ’ zarfında yapılan çalışma ile geçen sene ‘Narlı ’ ve ‘Vezir ’ ismi verilen iki yeni kenevir çeşidi geliştirildi.
Türkiye Bilimsel ve Teknoloji Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) kadar da desteklenen egzersiz ile Türkiye kenevirlerinin içinde yüzde 1-5 civarında olan esrar miktarı bu iki çeşitte binde 3-4 ’e değin düşürüldü.
‘Narlı ’ ve ‘Vezir ’ isimli iki yeni kenevir çeşidi için tohumluk kayıt başvurusu Tohumluk Yoklama ve Sertifikasyon Müdürlüğü ’ne geçen yıl yapıldı. İki yıl üretimi takip ve test edilecek iki çeşidin tescilinin bu sene sonu itibarıyla yapılması bekleniyor.
‘ÜLKEMİZDE KENEVİR TARIMI 3 BİN YIL ÖNCESİNE DAYANIYOR ’
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Kenevir Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Selim Aytaç, kenevirin sapından lifine, tohuma kadar birçok öbür mahsul yelpazesinde kullanıldığını belirterek çoğalan kenevir üretiminin ülke ekonomisine olumlu katkılar sağlayacağını söyledi.
Prof. Dr. Aytaç, “Her türlü yiyecek içerisinde yer alabilir. dahası sapları mobilya ve inşaat sektöründe izolasyon malzemesi olarak kullanılabilir. Toz haline getirildikten sonra su emici materyal olarak kullanılabilir. Lifleri yüzde 55 oranında selüloz içermektedir. Dokuma, iplik, tekstil, selüloz sanayi ve kağıt sektöründe kullanılabilir.
Liflerinin özelliği suyu pozitif çekmediği ve bilhassa dayanıklı olduğu için dokuma sektöründe giyim ürünlerinin yapımında kullanılıyor. İlaç sektöründe de değerlendirilmektedir. Tekstil amaçlı kullanılan dünyanın en eski ve köken olarak bizim de içinde bulunduğumuz coğrafyanın bitkilerinden bir tanesidir.
Çok önceden bu yandan var olan bir kültürü var. Selçuklular ve Osmanlılar zamanın yanı sıra Türklerin daha Anadolu ’ya gelmeden önceki tarihlere eşit gelen kalıntılarda bulunmuştur. Ülkemizde, günümüzden 3 bin yıl öncesine kadar var olan bir bitki olduğunu söyleyebiliriz. Dünyada ise birincil arşiv Çin ’de var ve bu kayıtlarda tarih daha da eskiye gitmektedir” dedi.
‘EKİM ALANI 5 BİN DEKARA ÇIKTI ’
Türkiye ’de kenevir tarımının ucuz mahsul baskısından nedeniyle 2000 yılından itibaren çabuk bir şekilde azaldığını, fakat 2013 ’deri sonradan dünya ile paralel olarak tekrar çoğalma göstermeye başladığını dile getiren Prof. Dr. Aytaç, “2019 yılında Cumhurbaşkanımızın da etkisiyle ekim alanı bin dekarı geçti. 2020 yılında ise ekim alanı 5-6 bin dekarı buldu. Bu ast yeterli bir rakam değildir. Ekim alanlarındaki artışın devamı sanayi sektörü ile ilgilidir. Sanayi sektörü ile birlikte ekim alanı daha fazla genişleyecektir” diye konuştu.
‘İÇİNDEKİ ESRAR MİKTARI BİNDE 2 ’YE DÜŞÜRÜLDÜ ’
OMÜ Ziraat Fakültesi ’nde 2013 ’te ‘Kenevir Popülasyonlarında THC Oranı Düşük Genotiplerin Geliştirilmesi Projesi ’nin başlatıldığını bildiren Prof. Dr. Aytaç, “Yaptığımız ıslah çalışmaları sonucunda geçen yıl ara mahsul olarak ‘Narlı ’ ve ‘Vezir ’ isimlerini verdiğimiz iki yeni kenevir çeşidi için kayıt başvurusu yaptık. Bu yıl kayıt olmasını bekliyoruz.
Türkiye kenevirlerinin çocuğu içindeki esrar miktarı yüzde 1-5 civarındaydı. Biz bunu ilk etapta binde 3-4 ’e düşürdük geçen sene. Bu yıl binde 2 ’ye kadar düşürdük. Tohumluk Kontrol ve Sertifikasyon Müdürlüğü kadar iki yeni çeşitlilik bu adaylarımızın deneme edilmesini bekliyoruz.
Geçen sene testi tamamladılar bu sene da ürünlerimiz arazide hasat ardından iki çeşitlilik adayımızın değerlendirilmesinin yapılıp tescil edilmesini bekliyoruz. Çalışmamız bu sene sonuna bitiyor.
Bu egzersiz ile lif verimi yüksek hem de içinde uyuşturucu madde oranının muhakkak bir seviyenin altına sentezlenmiş ancak yeni çeşit ortaya çıkarmış olduk. Amacımız kenevir bitkisinin hatalı tatbik alanına mahal vermeyecek şekilde fena özelliklerinin değil edilip iyi özelliklerinin ortaya çıkarılmasıyla ilgili ıslah çalışması yaptık” dedi. (DHA)