Ülkede işsizlik krizi her geçen gün artarken resmi veriler ve DİSK-AR ’ın raporuna göre en yoğun artışlardan biri kadın işsizliğinde gerçekleşti. Son bir yılda toplam işgücü yüzde 4,3, erkek işgücü yüzde 3 ve kadın işgücü yüzde 7 daraldı.
Bu sonucu Hasat Dergisi ’e değerlendiren Doç. Dr. Çağla Ünlütürk Ulutaş ve DİSK/Genel-İş Araştırma Daire Müdürü Dr. Özgün Millioğulları Kaya, pandemi sürecinde kadın istihdamının daha çok daraldığını ve alınan önlemlerin yetersiz olduğunu vurguladı.
Pandemiyle birlikte daha da artan ekonomik krizin kadın işgücü üzerinde çarpıcı sonuçları olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Çağla Ünlütürk Ulutaş, “Pek çok kadın işgücü piyasasından çekilirken pek çok kadın da cinsiyete dayalı ayrımcılık nedeniyle işten çıkarma, ücretsiz izne çıkarılma uygulamalarına maruz kaldı” dedi. Türkiye ’de mevcut kadın istihdamının büyük bir sorun olduğunu belirten Ulutaş, “2019 ’da işgücüne dahil olmayan 28 milyon 411 bin kişinin 20 milyon 241 bini kadındı. 2020 ’de işgücüne dahil olmayan kişi sayısı 30 milyon 981 bine, kadın sayısı ise 21 milyon 534 bine yükseldi. Görüldüğü gibi, işgücüne katılamayan kadın sayısı 1 milyon 293 bin kişi arttı” diye belirtti.
Yükseköğrenim mezunu kadın işsizliğinin yüzde 18,8 ’e ulaştığını ifade eden Ulutaş şunları söyledi:
“Geçtiğimiz yıllarda kadınların yükseköğrenime katılm düzeyi de eğitim başarıları da dikkate değer düzeyde yükseldi. Ancak işgücü piyasasındaki ayrımcılık, toplumsal ataerkil ilişkiler, yapısal ekonomik sorunlar ve kadınların yerini ‘ev ’ olarak gören muhafazakar söylemler varlığını korudu. İstihdamın sektörel etkilerine baktığımızda da en dikkati çekici daralmanın kadınların en yüksek düzeyde istihdam edildiği hizmetler sektöründe olduğu görülüyor.
Salgın sürecinde kadınların en çok çalıştığı işkolları olan sağlık, eğitim, gıda ve perakende hizmetlerinde çalışma koşullarının ağırlaştığını ve çalışma süreleri arttığını belirten Dr. Özgün Millioğulları Kaya ise şunları söyledi:
“Kadın emeğinin daha çok kayıt dışı sektörlerde yoğunlaşması da salgın sürecinde kadınların gelir ve sosyal güvenceden yoksun kalmasına neden olmuştur. Kısacası ülkemizde kadın emeği konusunda yaşanan sorunlar, salgın sürecinde giderek daha da kötüleşmiştir. Bu sorunları görmezden gelmek ve geçici çözümler üretmek, kadın emeği sorununun daha da derinleşmesine yol açacaktır. Bu nedenle öncelikli olarak hükümet politikalarında kadın istihdamını artırmak için önerilen esnek çalışma biçimlerine karşı tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanakları yaratılmalıdır. Salgın süresince bütün işçiler süre koşulu aranmaksızın işsizlik ödeneği ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanmalıdır. Tüm işyerlerinde, hamileler, yasal süt izni kullananlar, engelliler, 60 yaş ve üzerinde olanlar COVID-19 salgını süresince idari izinli sayılmalıdır. 12 yaşından küçük çocuğu olanlara talepleri halinde ücretli izin verilmelidir. Kadınlara özgü görülen ev içi sorumlulukların çözümü için kamu politikaları hayata geçirilmelidir.”