Anasayfa / Genel / Zerdüşt Kimdir? Zerdüştlük Tek Tanrılı Dinleri Nasıl Etkilemiştir?

Zerdüşt Kimdir? Zerdüştlük Tek Tanrılı Dinleri Nasıl Etkilemiştir?

Medler ve Persler, Ortadoğu uygarlıklarıyla ilişkiye geçince, onların dinsel inançlarından etkilenmişlerdir. Bunun sonucunda, bu dünyacı Hint-Avrupa değerlerinin karmaşık dinsel sistemler içinde sunulduğunu görürüz. Medler’in yönetimi sırasında, Magi denen din adamlarının yönetimi etkileyecek ölçüde ağırlıkları olduğunu biliyoruz.

Bunların temsil ettiği dine “mecusilik” (Magicilik) deniyordu. Heredotus’un Tarih’inden: Darius’un yönetiminden önce, bir maginin benzediği bir Pers prensinin yerine geçerek tahtı ele geçirdiğini, durum anlaşılınca onun ve ülkedeki birçok maginin kılıçtan geçirildiği okuyoruz.

Zaratustra adında bir düşünür ya da bir peygamber (İ.Ö. 6.yy’da) ortaya çıkıyor. Türkçe’de Zerdüşt denen, ama bilim dünyasında adının Latince biçimi ile, Zoroasterolarak tanınan bu kişi, bazı yazarlara göre tüm eski halk inançlarını yadsıyarak, bazılarına göre ise Magiciliği köklü bir reformdan geçirerek Zoroasterciliği ortaya atmıştır.

Rivayetlere göre Zerdüşt 30 yaşında Peygamber olmuştur, ve yanına ümmetinden bir kısmını alarak Belh‘e gitmiştir. Yolda kar­şılarına çıkan Gaitya nehrini Zerdüşt’ün gösterdiği mucize ile yü­rüyerek geçmişlerdir.

Daha sonra Avaital gölü civarında 45 günlük bir ibadetten sonra bir gece Miraca çıkmıştır. İşte bu nehrin kıyısındadır ki, diğer dinlerin Cebrail’ini tekabül eden Vohumenah, Zerdüşt’ün yanına gelerek ona dünyadan el çekmesini öğütlemiştir.

Zerdüşt Vohumenah‘tan sonra diğer bütün meleklerle de görüştükten sonra Ahura Mazda’nın huzuruna çıkmıştır. Ahura Mazda ile yaptığı görüşmeden sonra Zerdüşt, dinini yaymak için vaizlerine başlamıştır. Bu vaizler genel esasları bakımından şu üç nokta etrafında toplanmıştır :

  • Ahura Mazda’ya ibadet

  • Meleklere saygı

  • Şeytanlara lanet

    Dünya, tıpkı şimdi olduğu gibi iki açılımlıdır, iki karşıt varlığın bir çatışmasıdır; Ahura Mazda iyiliği,  Ahriman da kötülüğü temsil eden tanrılardır.

    Dünyadaki iyi olan her şey Ahura Mazda’dan, kötü olan her şey ise Ahriman’dan gelir. Dünyanın tarihi bunların çatışmasının tarihidir. Bu kavga, Ahura Mazda’nın son hesaplaşma gününde Ahriman‘ı yenmesi ile son bulacaktır.

    Ama o zamana değin her insanın görevi, Ahura Mazda‘nın iyilik güçlerinin yanında yer almak ve kötülük güçlerine karşı savaşmaktır. İnsan böyle davranırsa, bu dünyada gönence, ötedünyada ise ölümsüzlüğe kavuşacaktır.

    Zoroasterci inanca göre, bir insan iyilik yaptığında bunun sadece kendi hayat kitabında yazılmakla kalmayıp, dünyanın iyiliklerine de iyilik kattığına inanılıyordu.

    Kötülük yapan, kötü ruh ile birlikteydi. Fakat iyilik yapan, Ahura Mazda’nın safına katılıyordu. Ahura Mazda’nın tarafına katılmak için gereken şartları:

    • Düşünce, söz ve davranışta saflık

    • Temizlik

    • Merhamet

    • Hayvanlara şefkat

    • Yararlı iş görmek

    • İyi yetişmeleri için imkanı olmayanlara yardım etmek.

      Bununla ilgili Dadistan-ı Dinik‘te şunlar söylenmektedir:

      “Bir kimse herkesin dostu olmalı. Bu insanın doğasıdır. Aynı zamanda dostların iyi yaşaması sağlanmalı; bu insanın aklının gereğidir. Aynı zamanda onları kendisini düşündüğü gibi düşünmeli; bu insanın dinidir. Ve öteki insanlar eliyle kendine mutluluk sağlamalıdır; bu insanın öz ruhunun gereğidir.”

      Ahriman‘ın gücünün ilk başlangıç aşamasında o ve onun günahkar kötülerden oluşan ordusu, Işığın ordusuna yaptıkları her şeyde karşı çıktılar. Şehvet ve kibir, bozgunculuk ve küfür şeytanları sistematik olarak ‘Kutsal Olanlar’ın çalışmalarını bozdular.

      Güzel çiçekleri zehirli ve parıltılı öldürücü yılanlara, tanrılığın sembolü parlak ateşleri kötü kokulu dumanlara dönüştürdüler ve dünyaya ölümü sundular.

      Işığın, saflığın, gerçeğin, iyiliğin ve bilginin karşısına karanlığı, kirliliği, yanlışı, acımasızlığı ve cehaleti koydular.

      Ahura Mazda’nın yararlı ve temiz hayvanlarına zıt olarak Ahriman, vahşi hayvanları ve kana susamış kuşları yarattı. İncitmeye hor görmeyi de ekledi ve kardeşinin yarattığı barış dolu ve zararsız varlıklara güldü.

       Yazatalar (Ahura Mazda’nın emri altındaki iyi güçler) bir gün kötü şeytana, kötü yürekli olana, “Senin sanatın güzel ve zararsız bir varlık yaratmaktan acizdir, Ey zalim Ahriman…” dediler. Kurnaz şeytan güldü ve bunu yapabileceğini söyledi. Hemen dünyanın gördüğü o en sevgi dolu kuşu yarattı. Bu, dalkavukça hareketleri olan muhteşem bir tavuskuşuydu, kibrin ve bencilliğin simgesiydi.

      Zoroasterciliğe göre, doğanın tüm süresi üçer bin yıllık dört döneme ayrılmıştır:

      I-Yalnız Ahura Mazda hüküm sürer; çünkü yaratma işine o tek başına başlamıştır:

        “Başlangıçta her şeyin üstünde yükselmiş olan Ahura Mazda’dır; en yüce bilgiyle, arılıkla (saflık) alemin nuru içindeydi. Bu nur tacı, Ahura Mazda’nın oturduğu bu yer, ilk nur denilen yerdi. Ahura Mazda’nın eseri olan bu en yüce bilime, bu arılığa Yasa denilir” (Zend Avesta, cilt III, s. 343)

      II-Ahura Mazda ve Ahriman birbirine eşit bir başarıyla, biri aydınlıkta, diğeri karanlıkta hüküm sürerek, biri her şeyi için, diğeri kötü için oluşturmak suretiyle savaşır dururlar.

      III-Ahriman muzaffer olur; aleme hükmeden o ve kendi elinden çıkmış olan varlıklardır.

      IV-Ahura Mazda, ebedi olarak üstünlük kazanır. Ölüler günahlarından arınmış olarak yeniden dirilirler, kötü kaybolur; kötüyle birlikte cehennem de kaybolur. Ahriman da yalvararak, dua ederek, kurbanlar sunarak nurun kralına sadakat ve gayretle hizmet ederler.

      Ateşin yalnız başına bir tapınma unsuru oluşuna tradisyonlarda sıkça rastlanır. Ateş 15-16 şekilde mevcuttu ve her halinde ona tapılırdı. Tüm eski geleneksel öğretilerde bilinen yaratılışın, tabiatın dört kuvveti denilen ve yaratıcı güçlerden biri olan ateş, kainatı meydana getiren en büyük güç ve enerjilerden olduğu için bunu bilen ve sezen eskiler ona saygı duymuşlar, onu ruh ve tanrı ile de özdeşleştirmişlerdir. Dolayısıyla ateşe tapanlar gerçekte onun simgelediği büyük güce tapmaktaydılar.

    Zoroasterci inanışa göre her insan, ölümünden sonra bir muhakemeye tabi tutulacaktır. Bu umumi muhakeme yanında her insan ölümünden sonra Çinvat adlı köprüden geçmek suretiyle hususi bir imtihana maruz kalacaktır.

    İyiler; yani hayatlarında daima Ahura Mazda’nın tarafında mücadele edenler öbür dünyaya zahmet çekmeden vâsıl olacaklar; kötüler ise «dugların evlerinde» yani yalan- cinlerinin bulundukları yerde haset ve hasretle yaşamak zorunda kalacaklardır.

    Zoroastercilikte de günde beş defa ibadet vardır. Sabah ibadetinin özel bir yeri olduğundan ve sabah ibadeti için insanları kaldıran horoz da kutsal kabul olunur. Kıble güneştir.

    Gü­neş olmadığı zaman ateşe yönelinir. Önceleri ibadet açıkta yapılırken daha sonraları gece usulü yerleşmiştir. İbadetin ferdi ya da toplu halde yapılması mümkündür. Toplu haldeki ibadetleri mubitler yönetir. Zoroaster rahipleri üç sınıftır : Bunlar sırasıyla Herbit, Mubit, ve Destur Mubit adını alırlar.

  • Tek bir düşünür tarafından ortaya atılan Zoroastercilik inancının halk arasında değilse de, Pers soyluları arasında benimsendiği görülmektedir. Örneğin Darius‘un Behistan Dağı‘na (İ.Ö 486 dolaylarında) oydurduğu söylevinde, bu dinin ilkelerine rastlanır.

    Nakşi Rüstem yazıtında ise, Darius, “Ahura Mazda yeryüzü düzeninin bozulduğunu görünce onu bana verdi; ben de yeryüzüne düzen verdim” demektedir.

    Buna göre, Pers Kralları, Ortadoğu düşüncesine uygun biçimde tanrının temsilcisi ve ajanı olarak görünürler. Ayrıca Pers kabartmalarında bu dinin iyilik tanrısı olan Ahura Mazda‘yı Pers Büyük Kralı’nın başı üzerinde, kanatlı bir güneş kursu biçiminde gösterilmiş olarak; her zaman kralı korurken görürüz. Bu da bize Zoroasterciliğin, bir devlet hatta bir krallık dini olabileceğini düşündürür.

  • Zoroastercilikte bu dünyayı hor görüp öteki dünyayı yüceltme gibi bir kavram işlenmemiştir. Buna ek olarak, Ahriman‘ın buyruğunda olan kötülük güçlerinden bir bölümünün; soğuk, hastalık, yoksuluk, yabanıl hayvanlar, ürün yakma gibi şeyler oluşu; dinin “bu dünyacı” niteliğini açıklar.

    Öteki bölümünün, insanı günaha sokan tutkular, gurur, zorbalık, doğal olmayan cinsel düşkünlükler ve kan dökmek olması ise Zoroasterciliğin insanları doğru davranışlara yönlendirmek isteyen ahlaksal yanını göstermektedir.

    Bunların dışındaki kötülük güçleri,’ yaradandan kuşkulanmak, putlara tapınmak, sihir yapmak vb.’  her dinde bulunan yasakları temsil eder.

    Zamanında tutunamamış ve yaygınlaşmamış bir inanç olmakla beraber Zoroastercilik, kendinden sonraki dinleri  ve düşünceleri etkileyecek kadar güçlü bir düşünce idi.

    Zoroasterci düşüncenin İran’da ve Ortadoğu’da Manescilik, Mazdekçilik, Mitracılık gibi dinleri ve mezhepleri etkilediğini biliyoruz.

    Melekler (iyilik güçleri), Şeytan (Ahriman) ve kıyamet (Ahriman ile son hesaplaşma günü) kavramlarının da tek tanrılı dinlere Zoroastercilikten geçtiği de bilinmektedir.

    Dahası Zoroasterci inancın çift tanrıcılığının, yeryüzündeki kötülüğü herhangi bir tek tanrılı dinden daha akla yakın olarak açıklayıcı olduğu söyleniyor.

    Bu nedenle olacak, tek tanrılı dinler, Zoroastercilikten yararlanarak “Şeytan” kavramını geliştirme yoluna gitmiştir.

    Zoroasterci inanışın kilit taşı insanın yaptığı seçimlerdir. İnsan Ahriman’ın ardına takılarak kötülüğün ordusuna katılabilir veya iyiliğin ana kaynağı olan Ahura Mazda’nın üstün gelmesi için “sabahtan tezi yok günün artıp büyümesine çalışanlardan” olabilir. Bu inanç günümüzde de insanlığa yön vermeye devam etmektedir.

    Hasatdergisi.com

 

Hakkında Çiğdem Gkhüseyinoğlu

Diğer Haber

Trakya’da Kanolayı kuraklık vurdu

Trakya’nın sarı altın çiçeği kanola, bölge yağış alamayınca yaşanan kuraklığa yenik düştü. Ayçiçeğine alternatif olarak …

[ajax_load_more loading_style="infinite fading-circles" container_type="div" post_type="post" images_loaded="true" placeholder="true" button_loading_label="Haber Yükleniyor..." scroll_distance="500px"]