Anasayfa / Genel / Lisanslı Depoda “Stokçuluk” Tartışması

Lisanslı Depoda “Stokçuluk” Tartışması

Koronavirüsün etkisiyle ülkeler bazında buğday, arpa, mısır gibi bir çok üründe stokçuluk arttı. Türkiye’de de “fiyat artacak” beklentisiyle, hem sektör içinden hem de sektör dışından hububat alımı yaparak bekletenler oldu. Alınan ürünler lisanslı depolara konulduğu için bu depolar stokçulukla suçlanıyor. Depo sahipleri, sanayiciler, tüccarlar artan fiyat nedeniyle çiftçinin ürününü tarlada sattığını ve depoya koymaya bile gerek duymadığını belirterek, artan fiyatların faturasının lisanslı depolara kesilmemesi gerektiğini söylüyor.

Türkiye’de 170’ten fazla noktada 6.6 milyon ton kapasiteli lisanslı depo var. Bu depoların sahipleri, işletenleri çoğunlukla bulundukları bölgede, zairecilik yapan, yem, hububat, un, tohum ticareti ile uğraşan tüccar ve sanayiciler. Çiftçilerin, çiftçi örgütlerinin kurduğu veya işlettiği lisanslı depo yok. Daha önce çiftçilerden ürün alan tüccar veya sanayiciler bu ürünleri kendi depolarında stokluyordu. Şimdi hem kendi ürünlerini hem de başkalarının aldığı ürünleri kurdukları lisanslı depolarda tutuyor. Devlet bazı destekler sağlıyor. Çiftçilerden ise daha çok büyük hacimli üretim yapanlar lisanslı depoyu kullanıyor. Lisanslı depoların en önemli müşterilerinden birisi ise Toprak Mahsulleri Ofisi.

Buğday, arpa, mısır, ayçiçeği gibi bir çok üründe yükselen fiyatlar stokçuluk tartışmasını bir kez daha alevlendirdi. Gıda ve yem sektörü ile ilgisi olmayan ve yatırım amaçlı olarak buğday, arpa, mısır, ayçiçeği alımı yapanların, aldıkları ürünleri lisanslı depolara koymaları bu sistemin de tartışılmasına neden oluyor.

Bazı sanayiciler lisanslı depoları “stokçuluk” yapmakla suçlarken, depoları kullanan ve sözleşme yaparak üreticilerin yararlanmasını sağlayan Toprak Mahsulleri Ofisi yöneticileri, depo sahipleri, sanayici ve tüccarlar lisanslı depoculuğun tarım piyasasına önemli katkılar sağladığını, bu yılki fiyat artışlarının faturasının lisanslı depolara kesilemeyeceğini ifade ediyor.

Koronavirüsün etkisiyle özellikle hububat ürünlerine, yağlı tohumlara ve yem hammaddelerine talep arttı. Ülkeler ve yatırımcılar bazında stokçuluğun artması nedeniyle özellikle buğday, arpa, mısır, ayçiçeği gibi bir çok ürünün fiyatı yükseldi. Fiyattaki artış beklentisi ile geçmiş yıllara göre daha çok sayıda yatırımcı hububat ve yağlı tohum ürünlerine yatırım yaptı. Bu nedenle Türkiye’de de Toprak Mahsulleri Ofisi’nin açıkladığı fiyatların ton başına ortalama 400-500 lira daha yüksek fiyatla ürün alımı yapıldı. Şimdilerde fiyat farkı daha da büyüdü.

Geçmiş yıllarda çiftçi ürününü tüccara götürüp satmaya çalışırken, bu yıl, tüccar veya lisanslı depo işletmecileri tarlaya kadar giderek çiftçiden ürün aldı. Bu nedenle, geçmiş yıllarda ürün arzını yaymak için çiftçilerin ürünlerini lisanslı depoya koymaları önerilirken, bu yıl çiftçi ürünü depoya bile koymaya gerek duymadan sattı. Depoyu ise ürünü alan tüccar veya sanayiciler, yatırımcılar, kısmen de Toprak Mahsulleri Ofisi kullanmış oldu.

Tarım Ürünleri Lisanslı Depo ve Yetkili Sınıflandırıcı Şirketleri Derneği(LİDAŞDER) Başkan Yardımcısı Hikmet Özkan, lisanslı depo yatırım maliyetinin çok yüksek olduğunu ve depo gelirlerinin sadece kira gelirinden oluştuğunu belirterek konuyla ilgili şu bilgileri verdi: ” Türkiye’de 170’in üzerinde noktada toplam 6.6 milyon tonun üzerinde lisanslı depo kapasitesi var. Gelecek yıl bu 8.5 milyon tona çıkacak. Bu depoları kuranların çok büyük bölümü zaten bölgelerinde zahirecilik yapan, hububat, un, yem alım satımı yapan, çiftçilerin ihtiyacı olan gübre, tohum gibi girdileri temin edenler. Çiftçiler veya çiftçi kuruluşları lisanslı depo kurmadı. Kurulan bu depolara çiftçiler, Toprak Mahsulleri Ofisi ve depo sahipleri, tüccarlar, sanayiciler ürünlerini koyuyor. Geçen sene Toprak Mahsulleri Ofisi bu depolara daha çok ürün koydu. Bu sene daha az. Çünkü bu sene alımı da azdı. Çiftçiler de bu sene daha az ürün koyabildi. Çünkü, fiyatlar artınca çiftçi tarlasında ürünü sattı. Depoya koymasına gerek kalmadı. Ama yine de ürününü bekletebilen büyük çiftçiler ürününü lisanslı depoya koydu. Yani 100 ton buğdayı varsa 10 tonunu satıp kalanını depoya koyan ve ihtiyaç duydukça satan çiftçiler de var. Sistem işliyor. Ama, lisanslı depo işletmek de kolay değil. Bugün 20-30 bin tonluk lisanslı bir deponun yıllık 800 bin lira işletme maliyeti var. Bunlara bakmadan lisanslı depoları stokçulukla itham etmek doğru değil. Tüccarlar suçlanıyor. Onlar da bu piyasanın aktörleri.”

Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu(TUSAF) Yönetim Kurulu Başkanı Eren Günhan Ulusoy, artan hububat fiyatlarının faturasının ille bir yere kesilmek istendiğini ve bu konuda suçlanacak en son kurumların lisanslı depolar olduğunu söyledi. Lisanslı depoların uzun vadeli faydalarının kısa vadeli sorunlara kurban edilmemesi gerektiğini belirten Ulusoy: “Herkes yüksek fiyatların faturasını kesecek bir yer arıyor. Fakat, lisanslı depolar bu konuda akla gelebilecek en son kuruluşlardır. Arz eksikliği, dünyada bu ürünlere olan talep, pandemi süreci ve daha bir çok nedenden dolayı fiyatlar yükseldi. Lisanslı depoların etrafında bir çok tüccar gelen çiftçinin ürününü almak için adeta yarıştı. Bazıları tarlaya giderek ürünü orada aldı. Yani çiftçinin bile düşünmediği yüksek fiyattan alımlar yapıldı. Toprak Mahsulleri Ofisi ekmeklik buğday alım fiyatını ton başına 1650 lira açıkladı. Orada tüccar bana ver 1850 lira vereyim diyor. Makarnalık buğdayda 1850 lira açıklandı, tüccar 1980 lira,2 bin lira vererek alıyor. Çiftçi de sattı. Lisanslı depo olmayan yerlerde alıcılar tarlaya gitti oradan aldı. Ürünü alanlar depolara koydu. Bu durumda faturayı lisanslı depolara kesmek doğru değil. Türkiye’de 6.6 milyon tonun üzerinde lisanslı depo kapasitesi var. Bu kapasitenin 3.8 milyon tonu hububat için kullanıldı. Bu kadar ürünü “spekülatörlerin eline geçti” diye suçlamak doğru değil. Burada yapılması gereken bu işin borsasında piyasa derinliğini oluşturacak yapının kurulması. Alıcı ve satıcı sayısı bakımından sığ bir borsa olursa oluşan fiyatlar gerçekçi olmaz. Borsaya, piyasaya derinlik kazandırılmalı.” bilgisini verdi.

Lisanslı depoculuk konusunda en çok çaba gösteren, Eski Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü ve Türkiye Ürün İhtisas Borsası A.Ş(TÜRİB) Danışmanı İsmail Kemaloğlu, bu yıl hububat piyasasında yaşananların lisanslı depoculuk açısından ders niteliğinde bir sezon olduğunu söyledi. Lisanslı depoların bu yıl çiftçiden çok, ağırlıklı olarak tüccar ve sanayiciler tarafından kullanıldığını belirten Kemaloğlu şu değerlendirmeyi yaptı: “Tahıl ticareti yapan, un, yem sanayicisi, tüccar, belli yerlerde kendi malına öncelik veriyor. Bu sezon yaşananlar herkes için ders niteliğinde. LİDAŞDER ve sektörün diğer paydaşlarına da söyledim. Bir toplantı ile bu sezon çok iyi analiz edilmeli. Sektörün açıkları, eksiklikleri masaya yatırılarak konuşulmalı. Bu lisanslı depolar kurulurken ana hedef, arzın yayılmasını sağlayarak çiftçinin ürününü depoya koyarak bekletmesi ve arzın iyi yönetilmesiydi. Bu yıl ana hedeften biraz uzaklaşıldığını görüyoruz. Bu gelecek açısından tehlikeli bir durum. Daha işin başında tespitleri yaparak tekrar doğru hedefe dönmemiz gerekir. Bugün 170’in üzerinde noktada depolar kuruldu. Toplamda 6.6 milyon ton, hatta 7 milyon tona yaklaşan kapasite var. Bunlar tüccara depo olsun diye kurulmadı. Çiftçilerin arzı ötelemesi için yapıldı. Bunun için çiftçilere önemli teşvikler konuldu. Ürününü lisanslı depoya koy git kredi kullan denildi. Çiftçiye kullandırılması gereken bu lisanslı depolar, amacından uzaklaşırsa bundan herkes zarar görür. Henüz çok endişe verici bir durum yok. Bir araya gelerek konular konuşulursa doğru rotaya dönülür. Diğer taraftan ürün ihtisas borsacılığı da benimseniyor. Üreticilerin belli bir bölümü Türkiye Ürün ihtisas Borsası(TÜRİB) fiyatını takip ederek elindeki ürünü satıp satmamaya karar veriyor. Ama bunun daha fazla anlatılması ve yaygınlaştırılması gerekiyor.”

Toprak Mahsulleri Ofisi genel Müdürü Ahmet Güldal, hububatta ürünün yüzde 20’sinin lisanslı depolarda olduğunu belirterek: Bu sene ekstrem bir yıl yaşanıyor. Pandemiden dolayı dünyada kuru gıdalara yoğun bir talep var. Sadece Türkiye’de değil, dünyada da yüksek talep nedeniyle fiyatlar yükseldi. Üretimle ilgili bir sorun yok. Fakat pandeminin etkisi ile stok yapıldığı için fiyatlar yükseldi. Şimdi fiyatlarda gevşeme başladı.” dedi.

Hububatta bir sıkıntı olmadığını belirten Ahmet Güldal sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz ithalatla stoklarımızı güçlendirdik. Lisanslı depoları bizde Ofis olarak kullanıyoruz. Özellikle bekleteceğimiz ürünleri lisanslı depoya koyuyoruz. Depodaki ürünlerin yavaş yavaş çözüleceğini ve Ocak-Şubat aylarından sonra çözülmenin daha hızlı olacağını bekliyoruz. Yeni sezon öncesi depolar boşalacak ve yerine yeni ürün alınacak. Üreticide ürün pek kalmadı. Tahminimiz en fazla yüzde 5 ürün var. Depolar da boşalacak.”

Toprak Mahsulleri Ofisi olarak ekmek fiyatlarının artmaması ve fırıncıların daha uygun fiyata un alması için bir uygulama başlattıklarını anlatan Ahmet Güldal: ” Ofis olarak uygun fiyata buğday temin ettiğimiz un sanayicilerini yakın takibe aldık. Aldıkları buğdayı un olarak ürettikten sonra fırına verdikleri fiyata göre tahsisat yapıyoruz. Daha uygun fiyata un satan sanayiciye daha fazla tahsisat yapıyoruz. Un fiyatını düşürmeyene buğday vermiyoruz. Bu şekilde un fiyatları çuvalda 8-10 lira düştü. Daha çok yeni bir uygulama, daha etkili olacağını bekliyoruz”.

Hakkında ali anatas

Diğer Haber

Sodyum Metabisülfit ve Kullanım Alanları

Sodyum metabisülfit veya sodyum pirosülfit (IUPAC yazımı; Br. E. sodyum metabisülfit veya sodyum pirosülfit), Na2S2O5 …

[ajax_load_more loading_style="infinite fading-circles" container_type="div" post_type="post" images_loaded="true" placeholder="true" button_loading_label="Haber Yükleniyor..." scroll_distance="500px"]