Anasayfa / çevre / Gıdada Yüzde 21 Fiyat Artışı Sürpriz Değil

Gıdada Yüzde 21 Fiyat Artışı Sürpriz Değil

Türkiye İstatistik Kurumu Kasım ayı enflasyon verilerini açıkladı. Kasım ayında Tüketici Fiyat Endeksi(TÜFE) yüzde 2.30 oranında arttı. Yıllık bazda artış yüzde 14.03 oldu. Gıda enflasyonu ise aylık bazda yüzde 4.16, yıllık bazda ise yüzde 21.08 olarak gerçekleşti.

Her ay enflasyon verileri açıklandığında “gerçek enflasyon bunun çok üzerinde” yorumları yapılıyor. Açıklanan resmi veriler bile yüksek değil mi?

Açıklanan verilere göre, gıda ve alkolsüz içecekler hem aylık hem de yıllık bazda en fazla artış gösteren ikinci grup olarak dikkat çekiyor. Yıllık bazda en yüksek fiyat artışı yüzde 29.42 ile çeşitli mal ve hizmetlerde olurken, gıda ve alkolsüz içeceklerdeki artış yüzde 21.08 oranı ile ikinci sırada yer aldı. Aylık olarak bakıldığında ise en yüksek artış yüzde 4.51 ile ulaştırmada olurken ikinci sırada yüzde 4.16 artış ile gıda ve alkolsüz içeceklerde gerçekleşti.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun yayınladığı Tüketici Fiyat Endeksi’ne göre, Kasım’da fiyatı en çok artan ürün yüzde 66.93 ile domates olurken, fiyatı en çok düşen ürün ise yüzde 14.68 ile limon oldu. Fiyatı en çok düşen ilk 20 üründen 14’ü gıda ürünü oldu. Fiyatı en çok düşen ürünler şunlar; limon, muz, beyaz lahana, havuç, nar, mandalina, maydanoz, yer fıstığı, yeşil soğan, ıspanak, soğuk çay, dana eti, beyaz peynir.

Fiyatı en çok artan ürün sırlamasında ise 20 üründen 12’si gıda ürünü. Fiyatı en çok artan gıda ürünleri sırayla şöyle; domates, kabak, karnabahar, tavuk eti, dolmalık biber, yumurta, patlıcan, hazır sütlü tatlılar, fındık ezmesi, mercimek, zeytinyağı ve ayçiçeği yağı.

Gıda fiyatlarındaki artış en azından bizim için sürpriz değil. Mevsim etkisine bağlı olarak bu aylarda fiyatların yükseleceğini daha önce yazmıştık. Ayrıca, yıllardır gıda enflasyonu ile mücadele adı altında yapılan ithalatın tarımsal üretime olumsuz yansıdığını ve tarımın kronikleşen sorunları çözülmeden gıda enflasyonunun önlenemeyeceğini her fırsatta dile getiriyoruz.

Mevsimsel etki açısından bakıldığında domates, dolmalık biber, kabak, patlıcan gibi ürünlerde tarla üretimi büyük oranda bitti. Sera üretimi ise yetersiz. Maliyetlerin çok yükselmesi nedeniyle özellikle domateste üretimin azaldığı tahmin ediliyor. Antalya Ticaret Borsası’nın her ay yayınladığı Hal Endeksi’ne bakıldığında Kasım ayında domateste miktar olarak geçen yılın aynı ayına göre yüzde 48.62 oranında düşüş kaydedildi. Fiyatta ise Ekim ayına göre aylık bazda yüzde 27.82, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 74.85 oranında artış kaydedildi. Ekonomi kuralına uygun olarak domates miktarı azalınca fiyat artıyor.

Fiyatı en çok düşen ürünlere bakıldığında yine mevsim etkisi görülüyor. Limon, muz, beyaz lahana, havuç, nar, mandalina, maydanoz, ıspanak gibi kış sebze ve meyvelerinde fiyat düşüşü normal görünüyor.

Burada asıl üzerinde durulması gereken tavuk eti, fındık ezmesi, mercimek, ayçiçeği yağı ve zeytinyağı gibi ürünlerdeki fiyat artışı. Üstelik ayçiçeği yağında aylık bazda yüzde 6.46 olarak görünen fiyat artışının gerçekte bunun çok üzerinde olduğu gerçeğini unutmamak lazım.

Zeytinde bu yıl iklime bağlı olarak yüzde 20-30 oranında üretimde düşüş olduğu tahmin ediliyor. Bu nedene bir kaç yıldır adeta sabit kalan zeytinyağı fiyatı bu sene üretimdeki düşüşe bağlı olarak azaldı.

Ayçiçeği, mercimek gibi ürünlerde de dışa bağımlılığın ve ithalata dayalı politikaların yarattığı sonuç fiyat artışı olarak tüketiciye yansıyor

Açıklanan enflasyon verilerinden alınması gereken asıl mesaj ise, ithalata dayalı bir politika ile gıda enflasyonunun önlenemeyeceği gerçeğidir. Türkiye, uzun bir süreden beri gıda enflasyonu ile mücadele adı altında üretim yerine ithalatı destekliyor. Fiyatı artan her ürün ithal ediliyor. İthalatla fiyat baskısı oluşturulmak isteniyor. Enflasyonu artırır gerekçesi ile bir yıldır çiğ süt fiyatı artırılmıyor. Tam 37 aydır şeker fiyatı artırılmıyor. Yapılan her ithalat çiftçiyi üretimden uzaklaştırıyor. Üretime küstürüyor.

Yapılması gereken tarımsal girdi maliyetlerini düşürecek önlemlerin alınarak üretimin artırılmasıdır. Üretimi artan ürünlerin ise desteklenerek ihraç edilmesi sağlanmalı. Üretim odaklı bir politika uygulamadan, çiftçiyi fiyatla, ithalatla baskı altında tutarak gıda enflasyonunu önleyemezsiniz. Ayrıca üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki geniş makasın daraltılması için fiyatları belirleyici konumdaki marketlerin aşırı kar hırsına mutlaka dur denilmeli.

Özetle, her ay açıklanan enflasyon verileri tarımda yaşanan sorunları da ortaya çıkarıyor. Girdi fiyatları artarken çiftçinin ürettiği ürünlerin fiyatını düşük tutmak veya artmasını önlemek üretimden kaçışı hızlandırır. Dışa bağımlılık artar. Bu yıl olduğu gibi, dışarıdaki ürünlerin fiyatı arttığında, döviz kurundaki yükselmenin de etkisi ile gıda enflasyonunu durduramazsınız. Çözüm üretimdir, çiftçinin para kazanması ve üretime devam etmesidir.

Hakkında ali anatas

Diğer Haber

Araştırma | ‘Çevreyi fazla kirletenlerden daha fazla vergi alınmalı’

İngiltere'de iklim değişikliğiyle mücadelede 'adil vergilendirme' yapılması gerektiği belirten yardım kuruluşu Oxfam "Çevreyi en fazla kirletenlerden daha fazla vergi alınmalı" duyurusunda bulundu.

[ajax_load_more loading_style="infinite fading-circles" container_type="div" post_type="post" images_loaded="true" placeholder="true" button_loading_label="Haber Yükleniyor..." scroll_distance="500px"]