Özlem ERMİŞ BEYHAN
Deprem bölgesine yardım ve destekler akıyor ancak bölge insanı enkazdaki asbestin geleceklerini yok etmesinden endişe ediyor. Bölgede tarımsal üretimle uğraşanlar, “Asbest tarım topraklarımızı zehirliyor, yapılan yardımların desteklerin de bir anlamı kalmayacak.
Ektiğimiz biçtiğimiz zehir olursa nasıl ihraç ederiz, nasıl ülke insanımıza yediririz” diye soruyor. Sorunun kaynağının 2014’e kadar inşaatlarda asbestin yoğun bir şekilde kullanılması olduğunu anlatan Temiz Atık Derneği Başkanı Esra Kara, “Asbest inşaatlarda o kadar çok var ki, sıvada, çatıda, kolonda…
Her yerde kullanıldı. Şimdi bu asbestin olduğu enkazın tarım alanlarına yakın bölgelere, hayvanların otladığı bölgelere asla atılmaması gerek” dedi. Kara, deprem enkazındaki asbestin yeraltı sularını da zehirleyeceği uyarısı yaptı. Hatay Kadın Girişimciler Derneği Başkanı Çiğdem Kıral, çok endişeli.
Kıral, bölgenin tarımda önemli bir ağırlığı olduğunu vurguladı. Kıral, “Özellikle Antakya’da enkaz kaldırılırken ortaya çıkan asbest hem tarım topraklarımızı hem de yeraltı kaynak sularımızı olumsuz etkileyecek. İvedilikle enkaz ve moloz taşıma işinin doğru şekilde yapılıyor olması gerek, bu durum yapı şirketlerinin önceliği olmalı” dedi.
Meyvede payı yüzde 26
TÜİK’in ‘Bitkisel Üretim İstatistikleri, 2022’ verilerine göre; depremden etkilenen Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa’da 40 milyon 340 bin 190 dekar tarım alanı yer alıyor. Bu alan, Türkiye’nin toplam tarım alanının yüzde 16.92’si. Meyveler, içecek ve baharat alanları ise 9 milyon 560 bin 21 dekar; Türkiye’de bu kategoride toplam alanın yüzde 26.01’i olarak dikkat çekiyor.
Durum sanılandan vahim
Tehlikeli Madde Uzmanı Kenan Yıldız durumun sanılandan vahim olduğunu anlattı. “Herkes yeraltı sularını vurguluyor ama temiz su kaynakları da büyük tehlike altında” diyen Yıldız’ın verdiği bilgiye göre asbestin yanı sıra bölgede ağır bir demir oksit kirliliği de yaşanıyor.
“Türkiye’de boyalarda demir oksit kullanımı yasak olmadığı için o bölgedeki hemen hemen tüm duvarlar demir oksitli boyalarla boboyalı. Bu zehirli madde enkazla birlikte tarım topraklarına gidince yediğimiz marulla, içtiğimiz inek sütü ile bize ulaşacak.” Peki bundan sonra ne yapılabilir? Yıldız şöyle anlattı: “Öncelikle enkazın sulaması çok önemli.
Temiz su ile olmasına gerek yok, deniz suyu çekilerek de sulama yapılabilir. İkincisi bölgede çok sayıda mühendis var, bu mühendisler gözle kontrolle asbestli enkazları işaretleyebilir, tehlikeli atıkların olduğu enkazla olmayanlar ayrı yerlere dökülebilir. Çünkü tüm enkaz karıştığında tamamı zehirli hale geliyor.”
Enkaz kaldırmada acele ediliyor
Çukurova Üniversitesi Öğretim Görevlisi Sedat Gündoğdu da tehlikenin büyüklüğünün altını çizdi: “Enkaz atıkları nerede bir zeytin bahçesi, bir portakal bahçesi, bir dere yatağı ve nerede bir sulak alan varsa yanına yamacına dökülüyor. Plastik, asbest, ağır metal ve diğer kirleticiler sonsuza kadar besin zincirine karışıyor.
Enkazı kaldırmak için acele ediliyor.” Gündoğdu önce enkazda hiçbir cansız beden kalmadığından emin olunması, daha sonra özellikle beyaz eşyaların çıkarılıp yönetmeliğe uygun enkaz kaldırma işlemi yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Gündoğdu, “Bölgede hayatta kalanların enkaz nedeniyle zehirlenmesinin önüne geçilmeli” uyarısının altını çizdi.
Deprem bölgesinin geri dönüşümünde büyük risk var
Kenan Yıldız, bölgedeki enkazın geri dönüşümünde gerekli önlemlerin alınmaması halinde bölgenin daha da ağır bir kirlilik riski altına gireceği uyarısı yaptı. Yıldız, “Örneğin molozlar kırılıp parke taşı yapılacak deniliyor. Bu kırma işleminde gerekli çevresel önlemler alınmazsa bölge çok ağır bir kirlilik altında kalır. Enkazdaki demirlerin kepçelerle kırılması da büyük risk, bu dönüşümün çok dikkatli yürütülmesi gerekiyor” dedi.
Asbest soluyan 14 milyon kişi şimdi ne yapacak?
Temiz Atık Derneği Başkanı Esra Kara, deprem bölgesinde ikinci günden itibaren kurtarma çalışmalarına katılmış. Önemli bir soru soruyor: “Etraf toz dumandı, günlerce bölgedeki 14 milyon kişi asbest soluduk. Bu asbesti biz nasıl atacağız bünyemizden? Yetkililer bu konuda yardımcı olmalı. Enkazı içimizden çıkaramayacağız bir ömür boyunca bu kesin ama asbesti nasıl çıkaracağız? Bu ulusal bir sağlık meselesidir.”