Anasayfa / arıcılık / Arıcılar, bal üretiminde son 10 yılın en kötü sezonunu geçiriyor!

Arıcılar, bal üretiminde son 10 yılın en kötü sezonunu geçiriyor!

Arıcılar, bal üretiminde son 10 yılın en kötü sezonunu geçiriyor. Bilim insanından arı ölümlerine karşı kış öncesi besin takviyesi uyarısında bulundu.

Bilim insanı Dr. Öğr. Üyesi Semiramis Karlıdağ, arıcıların ülkemizde etkili olan iklimsel değişikler nedeniyle son 10 yılın en verimsiz sezonunu geçirdiklerini belirterek kış öncesi yaşanacak hastalıkların etkisiyle ortaya çıkacak arı ölümlerine karşı üreticilere uyarılarda bulundu.

Ülkemizde etkili olan mevsimsel değişikler ve kuraklık arıcılarda bal hasadını geçen yıllara yüzde 50 oranında düşürdü. Son 10 yılın en kötü sezonunu geçiren arıcılarda kuraklıktan nasibini aldılar. Turgut Özal Üniversitesi, Arı ve Arı Ürünler Merkezi’nde görevli Dr. Öğr. Üyesi Semiramis Karlıdağ, arıcılara kış sezonu öncesi yapılması gerekenler konusunda uyarılarda bulundu.

Dr. Öğr. Üyesi Semiramis Karlıdağ, mevsimsel değişikliğin ve kuraklığın etkisiyle arıcıların son 10 yılın en kötü sezonunu geçirdiklerini belirterek, “Bu Sene itibariyle baktığımızda arıcılar açısından da çok zor bir yıl. Arıcıların ifadesine göre son 10 yılda kötü bir sezon geçiriyoruz. İklimsel değişikliğin yanında kuraklık, rüzgar olması, yağışların olmaması birçok etken etki ediyor aslında. Kışın yeterince kar yağmadığı, baharın yağmur yağması gereken dönemlerde yağmur yağmadı. Bitkiler bu açıdan zayıf kaldı. Flora zayıf kaldı. Buna bağlı olarak arıcımız ilkbaharda tam olarak nektar akımına hazırlayamadılar. veya hazırlamak için çok masraf yaptılar. Arıcılarımız dağa götürüp yaylaya çıkardığında, yaylada nektar gelmeyince bal üretimine gidemediler ve birçok sorunla karşı karşıya kaldılar. Sadece iklimsel sıcaklıklar değil, mesela nektar bir dönem çok iyi gelir. Bir anda sıcak bir rüzgarın esmesiyle çiçekleri kurutur. Çevreye bakıyorsunuz polenler var, bitkiler, çiçekler var ama bal yok. Önemli olan kaliteli polenin gelmesi nektarin gelmesin. Bal üretimi kovan başına belki 10 kg civarında ortalama almışlardır arıcılarımız. Kayıplar fazla yani arının ilkbaharda popülasyonun geliştirememe, nektar dönemine zayıf girmesi yani arılar olsa bile zayıf olduğu için kovana gelen bal miktarı düştü. Bu da yıllık bal üretimini düşürmüş oluyor. Yani arılar yeterince güçlenmediği için” ifadelerini kullandı.

“Ortaya çıkacak protein eksikliği arıların ömrünü kısaltıyor”

Kış sezonu öncesi arıların besin ihtiyacının karşılanmasının önemli olduğunu belirten Karlıdağ, eğer yeterince protein olmazsa arının ömrünün kısalacağını ifade ederek, “Arıcılarımıza tavsiyem, kışlatmaya alırken bizim iyi bir arıcılık yapmamız için veya kolonilerimiz kışlatmaya, kayıpsız veya çok az kayıpla atlatmak için yeterince balını koymamız gerekiyor. Polenini kontrol edip, polenlerini koymamız gerek. Polenli çerçeve takviyesi yapmamız gerekiyor. Eğer o mümkün değilse kışın polenli kekle takviye yapmamız gerekiyor. Bu işlem yapılmazsa, bahar aylarında da aynı işlem söz konusu arıcı sürekli bir şuruplama yapıyor. Ama dışarıdan polen gelmiyorsa şuruplama yapıldığı için ana arı sürekli yavruya gidiyor. Yumurta bırakıyor ama yavrularını polenle beslemek zorunda arı sütü üretmek için polenle ihtiyacı var. Proteine ihtiyacı var. Polen gelmiyor şuruplama yapıyor. Bu sefer arının kendi bünyesinden protein açlığı dediğimiz hastalık ortaya çıkıyor. Bu da arının kısa sürede ölmesine neden oluyor. Yani fizyolojik yaşı kısalmış oluyor” dedi.

Arılarda ortaya çıkan varoa hastalığıyla mücadelenin önemine değinen Karlıdağ, “Günümüze gelip baktığımızda bal hasatı yapar yapmaz hemen varroa ile mücadelemizi yapmamız gerekiyor. Ama varroayla mücadeleyi yaptıktan sonra da yani ruhsatlı ilaç kullansak bile, arıcılarımıza şunu öneririm çünkü, biz bunun tespitini yaptık. Mesela ruhsatlı ilaç kullanarak varroa mücadelesini yaptım. Hiç varroa ilacı kullanmadığımız kovanlarımız vardı. Her ikisinde de varronın durumunu ölçmek için baktığımızda aslında ilaç verimlerimizde daha çok varroa denk geldik. Bu ilacın etkinliğinin fazla olmadığını gösteriyor. Çünkü sürekli bir ilaç kullandığımızda zaten varroaya ona karşı bir diren kazanıyor. Onun için farklı farklı ruhsatlı ilaç kullanmamız lazım. Kolonilerimizi kışlatmaya alırken genç ana arıyla kışlatmaya almamız gerekiyor” diye konuştu.

 

 

 

Magnezyum Oksit (Kostik Kalsine) Nedir?
Manyezitin 700- 1200 o C ısıda kavrulmasıyla %2,7 CO 2  kapsayan kostik kalsine manyezit elde
edilir. Hayvan yeminden uranyum karbonat liç sistemlerine kadar geniş bir kullanım alanı vardır.
Oksiklorit veya sorel çimentosu yapımında, suni ipek, suni gübre, kimya endüstrisi vb. de
kullanılır.
      Tarım endüstrisinde, ince tarım seklinde hayvan yemine katılarak: iri taneliler gübre
endüstrisinde
      kok oluşturmayan ince tozlar pastörize tossuzlaştırma malzemesi olarak.
      İnşaat endüstrisinde; askı taban, izolasyon inşaat blokları ve hafif yapı elemanı
olarak.
      İlaç endüstrisi ve tıpta,
      Genel kimya endüstrisinde; magnezyum bileşiklerinin üretimini başlangıç malzemesi
olarak.
      Lastik ve plastik endüstrisinde; stabilizatör madde vulkanizör madde olarak.
      Kâğıt endüstrisinde.
      Otomotiv yağlama yağlarında; hızlı çalışan motorlar için etkin olarak asitlerin
nötrleştirilmesinde katkı maddesi olarak.
      Uranyum cevherlerinden uranyum oksit eldesindeki karbonat devrelerinde absorbent
ve katalizör olarak kullanılmaktadır.
DMRSÜREN KİMYA LTD ŞTİ
0216 4421200-0552 3307100-0532 5466184
www.kimyadeposu.com

Hasatdergisi.com

Hakkında seldahasat

Diğer Haber

Hobi olarak başladı! Mesleği oldu

Şırnak’ta yaşayan Hıdır Cin hobi olarak başladığı arıcılığı meslek edindi. Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde yaşayan Hıdır …

[ajax_load_more loading_style="infinite fading-circles" container_type="div" post_type="post" images_loaded="true" placeholder="true" button_loading_label="Haber Yükleniyor..." scroll_distance="500px"]