Hayvancılık ve Su Ürünleri Daire Başkanı Dr. Ali Ayar, Türk milletinin tarih sürecinde iki hayvanın çok önemli bir yeri olduğunu; bunlardan birincisinin devletlerin kurulmasında, medeniyetlerin oluşmasında can yoldaşı olan at, diğerinin de geçim kaynağı ve beslenmesinde temel unsur olan küçükbaş yani koyun ve keçi olduğunu kaydetti. Günümüzde Türkiye’nin küçükbaş genetik çeşitliliği açısından çok zengin olduğuna işaret eden Ayar, 25’i aşkın koyun ve 7 kadar keçi ırkı bulunduğunu kaydetti. Merinos koyununun kökeninin Batı Anadolu olduğu buradan doğrudan ya da Kuzey Afrika üzerinden Avrupa ülkelerine yayıldığı görüşünün en öne çıkan teori olduğunu belirten Ayar, İspanya, Fransa ve Almanya’da geliştirilen koyun ırklarının temelinin bu hayvanlar olduğunu ifade etti.
Ayar, “Hayvan yetiştiriciliğinde geleneksel birikime bilimi katamayışımız, kaliteli damızlıkların yetiştirilmesi ve verimlerin arttırılmasında temel unsur olan ıslah programımız olmaması nedeniyle yerli ırklar üzerinde ‘verimsiz, işe yaramaz’ anlayışı oluşmuştur. 2005 yılında başlayan Halk Elinde Hayvan Islahı Ülkesel Projesi üzerinden 15 yıl geçti. Bu süreçte görüldü ki yerli ırklarımız veri ve performans yönünden dünyanın meşhur ırklarının çoğu ile yarışabilir durumdadır” şeklinde konuştu.
Osmanlının son dönemi ile Cumhuriyet döneminde yurt dışından farklı ırklar özellikle Merinos ithal edilerek melezleme çalışmaları yapıldığını belirten Ayar, kurulan çiftliklerdeki ıslah çalışmaları ile hayvancılığın geliştirilmesi için çalışıldığını anlattı. Ayar, “Bu maksatla sığır, koyun, tiftik keçisi ve at üzerine ıslah faaliyetleri gerçekleştirilecekti. Koyun ıslahında özellikle merinos ırkı ön plana çıkacaktı. Burada amaç Alman yapağı-et merinosu yetiştirmekten ziyade yapağı kalitesi merinos gibi veya yakın, vücut yapısı yerli koyun cinslerinden büyük ancak merinostan biraz küçük kıvırcık cinsi kadar süt veren, ülkenin mera ve iklim şartlarına uygun bir ‘Türk tipi merinos’ ırkı oluşturmaktı. Islah çalışmalarında Merinos yetiştirme çiftlikleri başat faktör olacaktı” dedi. Ayar, Türkiye’nin tekstil endüstrisine uygun yapağı ihtiyacını karşılamak üzere oluşturulan kurumların Bandırma Merinos Yetiştirme Çiftliği, Bursa Merinos Yetiştirme Çiftliği ile Bursa Merinos Fabrikası olduğunu kaydetti.
Ayar, binlerce yıl et, süt, yapağı, kürk, deri, post, gübre gibi verimleri ile insanların önemli ihtiyaçlarını karşılayan koyun yetiştiriciliğinin bugün de insan hayatındaki önemli yerini koruduğunu ve gelecekte de koruyacağını vurguladı. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin Türkiye ekonomisinde özel bir önemi olduğunu işaret eden Ayar, şunları kaydetti:
“Toplam et üretiminin yüzde 22, süt üretiminin yüzde 10, deri üretiminin yüzde 60 kadarı koyundan sağlanır. Türkiye koyun varlığı açısından, hala dünyanın önde gelen ülkelerinden biridir. Yurdumuzda 2019 yılı verilerine göre 37 milyon baş koyun bulunmaktadır. 2010 yılında 25 milyon baş olan koyun varlığımız bir yükseliş trendine girmiştir fakat bu yeterli değildir. Zira ülkemiz iklim ve doğal şartları ile mera yapısı ve yetiştirici alışkanlıkları küçükbaş hayvancılık için en uygun ortama sahiptir. Kırmızı et açığımızın kapatılmasında en büyük avantaj olarak görülmelidir.”
Dengeli beslenmenin temel koşullarından birisinin hayvansal proteinlerin yeterli düzeyde tüketilmesi olduğunu belirten Ayar, günlük protein ihtiyacının da en az yüzde 35-40’ının hayvansal ürünlerden karşılanması gerektiğini ifade etti.
Ayar, Merinos koyununda ülkesel çapta uygulanan projeler hakkında da bilgi verdi. İlk olarak Ülkesel Merinos Geliştirme Projesi’ne değinen Ayar, şunları kaydetti:
“Bu Proje, TAGEM’e bağlı Bandırma Koyunculuk Araştırma Enstitüsü ve Konya Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitülerinde yürütülmekte. Enstitüler, bulunduğu bölgedeki koyun yetiştiricisinin damızlık koç ve koyun ihtiyacını imkânları ölçüsünde karşılamaktadır. Koyunculuk Araştırma enstitüsünde Karacabey Merinosu, Konya Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsünde ise Anadolu Merinosu uzun yıllardır pedigrili yetiştirilmekte ve ıslah süreci sürdürülmektedir. Bu Enstitülerimizin damızlık satışlarına üreticiler tarafından büyük rağbet gösterilmektedir.”
Ayar, Halk Elinde Hayvan Islahı Ülkesel Projesi ile ilgili olarak da “Yerli genetik kaynaklarımızın, döl verimi, süt verimi, gelişme hızı, yem değerlendirme kapasitesi, yapağı ve tiftik kalitesi gibi üzerinde önemle durulması gerekli özelliklerinin bilimsel yöntemler ile iyileştirilmesi, bölgelere özgü damızlık üretimi, damızlıkçı işletme olarak tescil edilmesi, damızlıkları yüksek bedel ile satma olanağı, üstün verimli koçlar/teke ve manda boğalarında suni tohumlama tekniklerinin de uygulanması ile daha fazla sayıda damızlık üretilmesi amacıyla 2005 yılında başlatılmıştı. Aynı zamanda bu proje ile üzerinde çalışılan ırkların özelliklerinin bozulmadan yetiştirilmesi, bunlara ait genetik potansiyelin ortaya koyulması ve devamında birim hayvan başına alınan verimlerin artırılması hedefleniyor. Bu sonuçların elde edilmesinde en önemli unsur olan kayıtlı yetiştiricilik oturtulmaya çalışılıyor. Yine yetiştiricilerin oluşturdukları damızlık birlikleri sayesinde örgütlenmeleri ve damızlık satışlarından elde ettikleri gelirlerin yükseltilmesi söz konusu oluyor” ifadelerini kullandı.
Projenin 2019 yılına gelindiğine 56 ilde 28 koyun ve keçi ırkıyla, 171 adet alt projede, bir milyon baş civarında hayvan materyalinde yetiştirici işletmesinde sürdürüldüğünü hatırlatan Ayar, “Merinos koyununun, yukarda bahsettiğim gibi sadece iki enstitüde pedigrili damızlık satışları yapılıyordu. Üreticinin elindeki Merinos varlığının ıslaha, damızlık değer tespitine yönelik kayıtları tutulmadığından yapağı kalitesinin bozulmakta olduğu spekülasyonları yapılıyor, Merinosun sadece kuzu üretimi amaçlı kullanılır hale geldiği görülüyordu. Halk Elinde Hayvan Islahı Ülkesel Projesi kapsamına Merinos da dâhil edilerek doğum ağırlığı, sütten kesim ağırlığında artış sağlanmış, kasaplık çağa gelme yaşı bir ay kısaltılmıştır. Aynı zamanda yapağı analizleri yapılarak ıslah parametreleri arasında değerlendirilmektedir. Bugün itibarıyla proje kapsamındaki hayvanlar da damızlık kalitesi açısından rağbet görür hale gelmiştir.
Proje kapsamına 8 ilimizde 11 Merinos ıslah projesi yürütülmektedir. Üreticilerimizin enstitülerimiz yanında bu projelerden de kaliteli damızlık sağlamaları mümkündür” şeklinde konuştu.
Konya Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Hayvancılık Bölüm Başkanı Veteriner Hekim Mesut Kırbaş da dergimiz için Türkiye genelinde Merinos koyunu ile ilgili yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Kırbaş, TÜİK (2019) verilerine göre Türkiye’de 37,3 milyon baş koyun bulunduğunu belirterek, “Merinos genotipi taşıyan koyun popülasyonu ise 3,1 milyon baştır ve toplam koyun varlığının yüzde 8,25’ini oluşturmaktadır. Son 10 yılda (2010 yılına göre) koyun varlığımız yüzde 61,44 oranında artmışken, Merinos ırkı koyunlardaki artış oranı yüzde 183’lere çıkmıştır” dedi.
Ülkemizde tescili gerçekleştirilmiş 3 adet merinos ırkı bulunduğunu belirten Kırbaş, şunları kaydetti:
“Bunlardan ilki Karacabey Merinosu’dur. Alman Yapağı Et Merinosu’nun iri cüsse, kaliteli karkas ve yapağı özellikleri ile Kıvırcık ırkının hastalıklara dayanıklılık, sağlam yapı ve kaliteli et özellikleri birleştirilerek ortaya çıkan Karacabey Merinosu, ince kuyruklu, orta cüsse, kaliteli karkas ve yapağının yanı sıra hastalıklara dayanıklılık özelliklerini bünyesinde toplamıştır. Marmara Bölgesi, ağırlıklı olarak Güney Marmara Bölgesi’nde yetiştiriciliği yapılmaktadır.
İkincisi Anadolu Merinosu’dur. Yürüme yeteneği ve sürü içgüdüsü özelliklerinin iyi olmasından dolayı Orta Anadolu’da az engebeli meralara sahip bölgelerde yetiştiriciliği yapılmaktadır. Et-yapağı verim yönünde geliştirilmiş bir ırkımız olup, vücut beyaz renkli yapağı ile kaplıdır.
Üçüncüsü ise Orta Anadolu Merinosu’dur. Alman Yapağı Et Merinosunun kaliteli karkas ve yapağı özellikleri ile Akkaraman ırkının hastalıklara dayanıklılık, sağlam yapı ve bölge şartlarına hızlı adaptasyon özellikleri birleştirilerek ortaya çıkan Orta Anadolu Merinosu et ve yapağı verim yönlü bir ırktır. Kara ikliminin hakim olduğu, iyi mera şartlarına sahip Orta Anadolu Bölgesi’nde yetiştiriciliği yapılmaktadır. Otlama yeteneği iyidir. Et-yapağı verim yönünde geliştirilmiş bir ırkımız olup, vücut beyaz renkli yapağı ile kaplıdır.
Günümüzde Karacabey Merinosu’nda Edirne, Balıkesir, Çanakkale ve Tekirdağ illerinde 4 projede yaklaşık 25 bin 200 baş, Orta Anadolu Merinosu’nda Ankara, Eskişehir, Karaman, Konya illerinde 7 projede 44 bin 100 baş koyunla halk elinde ıslah çalışmalarına devam edilmektedir. Yine TAGEM’in Ülkesel Merinos Geliştirme Projesi kapsamında elde edilen nitelikli damızlıklar bu projelerde değerlendirilerek, ülkemizin uygun bölgelerinde özellikle entansif ve yarı entansif koyunculuk işletmelerinde Merinos ırkının yaygınlaştırılması amaçlanmaktadır.
Merinos ırkı, dünyada en yaygın bulunan koyun ırkıdır. Bunun en büyük nedenleri değişik çevre koşullarına adaptasyon yeteneği, hastalıklara karşı direnci ve yaşama gücü yüksek bir ırk olmasıdır. Kuzuların verimi ve büyüme hızı yüksektir. Döl verimi oldukça iyidir. İkizlik oranı yüzde 30-60’tır. Bunlardan dolayı Merinos ırkı yerli koyun ırklarımıza kıyasla daha uzun bir çiftleşme mevsimine sahip olması, üreme kabiliyeti, bakım besleme, çevreye uyum, kuzularının besi performansı, kuzuların pazarlanması, et lezzet ve kalitesi vb. özelliklerine bakıldığında diğer kültür ırklarına göre tercih sebebidir.
Ülkemizde Merinoslaştırma çalışmaları 1850’li yıllara dayanmaktadır. Ülkemiz 1920’li yıllarda yün ithal ederken 1940’lı yıllarda ihraç eder duruma gelmiştir. Bu sürecin devamında 1950’li yıllarda Merinos ırkı sayısının artırılması için çalışmalar yürütülmüştür.
Ülkemizde günümüz şatlarında bakıldığında Merinos koyununun birim hayvan başına olan kuzu üretkenliği açısından diğer ırklara göre daha iyi bir durumda, yapağısının yerli koyunların yapağısından daha kaliteli, kuzularının et kalitesi ve verimi yönünden daha iyi olmasından dolayı yetiştiriciler tarafından tercih edilmektedir. Bahsedilen üstün verim özellikleri sayesinde ülke ekonomisine katkısı önemli ölçüdedir. Bunların yanında üstün verim özelliklerinden dolayı verimi düşük yerli ırklarımızın ıslahı amacıyla da yetiştiriciler tarafından tercih edilmekte, bu yönüyle de ekonomiye katkı sağlamaktadır.’’
Dünyada en yaygın bulunan koyun ırkıdır.
Değişik çevre koşullarına adaptasyon yeteneği yüksektir.
Hastalıklara karşı direnci ve yaşama gücü yüksek bir ırktır.
Kuzuların verimi ve büyüme hızı yüksektir.
Döl verimi oldukça iyidir.
İkizlik oranı yüzde 30-60’tır.