Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, örtü altının tarımda üretimi kesintisiz 365 güne çıkardığını bildirerek, “2007 yılında 5 milyon ton olan örtü altı üretim 2016’da 7,2 milyon tona yaklaştı” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye’de örtü altı yetiştiriciliğinin, ekolojik koşulların kısmen veya tamamen kontrol altına alınarak ürünlerin yetişme döneminin uzatılmasına ya da mevsimleri dışında yetiştirilmesine olanak sağladığını belirtti. Şemsi Bayraktar, birim alandan yüksek verim alınabilmesi, küçük alanların ekonomik olarak daha iyi değerlendirilmesini mümkün kılması, istihdama olan katkısı, yıl içinde düzenli bir işgücü kullanımı sağlaması, diğer sektörlerdeki gelişmeye olan katkıları nedeniyle önemli bir üretim kolu olduğunu bildirdi.
692 bin dekar alanda üretim yapılıyor-
Örtü altı yetiştiriciliğinin 1940’lı yıllarda Antalya’da kurulan seralarla başladığı bilgisini veren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Seracılık 1960’lı yıllardan itibaren plastiğin örtü malzemesi olarak kullanılmaya başlanmasıyla hızlı bir gelişme dönemine girdi. 1960’da 15 bin dekarı biraz üzerinde olan örtü altı tarım alanı, 1985’te yaklaşık 200 bin dekara, 2007’de 494 bin dekara, 2016’da 692 bin dekara ulaşmıştır. 2007’de 5 milyonu çok az geçen üretim, 2016’da yüzde 41,8 artışla 7 milyon 165 bin tona ulaştı. Gerek alan gerek üretim artışında modern seraların kurulması, yayla seracılığının yaygınlaşması, tarımda teknoloji kullanımının yaygınlaşmaya başlaması, üzüm, kayısı, şeftali, erik gibi türlerin de örtü altında yetiştirilmeye başlanması etkili oldu.
Örtü altı tarım alanlarının yüzde 78,5’i Antalya, Mersin ve Adana’da-
İklim koşullarının uygun olması nedeniyle örtü altı yetiştiriciliği daha çok Akdeniz, Ege ve Marmara kıyı şeridinde yoğunlaşmıştır. Toplam 692 bin dekar örtü altı tarım alanının yüzde 38,8’i Antalya ilimizde bulunmaktadır. Antalya’yı yüzde 24,2 ile Mersin, yüzde 15,5 ile Adana izlemektedir. Toplam örtü altı tarım alanının yüzde 78,5’i bu üç ilimize aittir.
Toplam örtü altı yetiştiriciliği yapılan alanın yüzde 11,6’sında cam sera, yüzde 47,5’inde plastik sera, yüzde 24,6’sında alçak tünel, yüzde 16,3’ünde ise yüksek tünel şeklindedir.”
Örtü altında 35 çeşit sebze üretiliyor
Örtü altında yetiştirilen ürünün yüzde 94,1’ini sebzelerin, yüzde 5,9’unu meyvelerin oluşturduğunu belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“35 tür, çeşit sebzenin yetiştirildiği örtü altında 6 milyon 743 bin ton sebze, 422 bin ton meyve üretilmiştir. Sebze üretimin yüzde 53,6’sını domates, yüzde 16’sını hıyar, yüzde 10,4’ünü karpuz, yüzde 8,9’unu biber, yüzde 4,3’ünü de patlıcan oluşturmaktadır. Meyve üretiminin ise yüzde 59,7’si muz, yüzde 39,8’ini çilektir. Ayrıca, üzüm, kayısı, erik ve şeftali üretimi de yapılmaktadır.
Üreticilerimiz ve ülke ekonomisi açısından örtü altı yetiştiriciliği önemli bir tarımsal faaliyet alanıdır. Bugün ülkemizde üretilen 8 milyon 581 bin ton sofralık domatesin yüzde 42,1’i, 1 milyon 812 bin ton hıyarın yüzde 59,5’i, 3 milyon 929 bin ton karpuzun yüzde 17,9’u, 2 milyon 458 bin ton biberin yüzde 24,5’i örtü altında üretilmektedir.”
Sektöre verilen teşviklerle üretimdeki artışın yanı sıra, kayıt altına alma ve izlenebilir bir üretim modeliyle kaliteli ve güvenilir ürünler elde edildiğini bildiren Bayraktar, “işletme ve yatırım desteklerinin yanı sıra, örtü altında iyi tarım uygulamaları, biyolojik ve biyoteknolojik mücadelenin desteklenmesi, bombus arası desteği gibi verilen teşvikler ile bugün örtü altı tarımı ülkemizde önemli bir yere gelmiştir” dedi.
Yapılması gerekenler
Bayraktar, örtü altı yetiştiriciliğinin ülkemiz ve üreticilerimize olan katkısının daha da artırılabilmesi bakımından yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:
“Maliyetler düşürülerek işletmelerin rekabet gücü artırılmalıdır.
Her ne kadar Hazine ve 2/B arazilerinin satışıyla ilgili mevzuat çıkmış olsa da hala mülkiyet sorunu devam etmektedir. Mülkiyet sorunu nedeniyle Örtü Altı Kayıt Sistemine kayıt yaptıramayan üreticilerimiz, desteklerden yararlanamamaktadır. Mülkiyet sorunu çözülmelidir.
Aile tipi küçük işletmelerin yaygınlığı nedeniyle, üretici serasına gereken yatırımı yapamamaktadır. Teknik şatların sağlanamaması üreticilerimizin tarım sigortası yaptırmasına da engel teşkil etmektedir. Her ne kadar Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerince düşük faizli işletme ve yatırım kredisi kullandırılsa da işletmelerin yenilenmesinde ve modernizasyonunda arzu edilen seviyeye gelinememiştir. Mevcut seraların modernizasyonunun sağlanması için üreticiler daha fazla desteklenmelidir.
Özellikle son yıllarda örtü altı yetiştiriciliğim yoğun olarak yapıldığı Antalya ve Mersin illerimizde arka arkaya yaşanan fırtına, sel, dolu gibi doğal afetler üretimi daha da zor bir hale getirmiştir. Üreticilerimizin uğradığı kaybın telafi edilebilmesi bakımından seracılıkta sigortalanma oranının artırılması için gerekli tedbirler alınmalıdır.
Ülkemiz örtü altı yetiştiriciliği iklim koşulları, mevcut pazarlara olan yakınlığımız, jeotermal enerji potansiyelimiz gibi önemli imkanlara sahiptir. Bu imkanların eğitim, yayım ve denetim faaliyetleriyle birleştirilmesiyle, gıda güvenliği ve izlenebilirliğin sağlanmasına yönelik üretim sistemleri ve tarım teknolojileriyle, entegrasyonunun artırılmasıyla potansiyel değerlendirilmelidir.