Erdoğan’ın adaylığına itirazlarda bulunulması üzerine verilen iki kararın gerekçeleri kurulun internet sayfasında yayımlandı.
Görev süresine ilişkin kararda, 14 Mayıs 2023’te yapılacak Cumhurbaşkanı Seçimi’nde Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi grubu tarafından aday gösterilen Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olamayacağı iddiasına dair itirazların incelendiği hatırlatıldı.
Cumhurbaşkanı seçilebilme koşullarına ilişkin Anayasa’daki maddelere yer verilen gerekçede, cumhurbaşkanının görev süresinin 5 yıl olduğu, bir kişinin en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebileceği anımsatıldı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin usul ve esaslarını düzenleyen kanunlara değinilen gerekçede, buna göre cumhurbaşkanın görev süresinin birlikte yapılan bir önceki seçim tarihi esas alınarak belirleneceği bildirildi.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 2017’de Anayasa’da köklü değişiklikler yapıldığı ve parlamenter hükümet sistemine son verilerek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildiği belirtilen gerekçede, şunlar kaydedildi:
“Yapılan bu Anayasa değişikliğiyle yetkisiz, sorumsuz ve cezai sorumluluğu sınırlı olan cumhurbaşkanının, yürütme yetkisinin tek başına kendisine ait olduğu, yaptığı her türlü iş ve işlemden tek başına ve tam sorumlu olan, her türlü karar ve işlemlerinin tamamının yargı denetimine tabi olduğu, cezai sorumluluğu tam bir cumhurbaşkanı haline getirilmesi nedeniyle, Anayasa değişikliği öncesinde Anayasa’nın öngördüğü parlamenter sistemdeki cumhurbaşkanı ile değişiklik sonrasında kabul edilen yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ndeki cumhurbaşkanı arasında kullanılan lafız dışında hiçbir bakımdan özdeşlik bulunmamaktadır.”
Kararda, 24 Haziran 2018 Pazar günü yapılan seçimlerin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içinde Anayasa’nın 101 ve geçici 21/A maddeleri hükümlerine göre yapılan ilk seçim olduğu belirtildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk seçildiği tarihin 10 Ağustos 2014 olduğu, 26. Dönem TBMM seçiminin ise 1 Kasım 2015’te yapıldığı belirtilen gerekçede, şu ifadeler yer aldı:
“Anılan cumhurbaşkanı seçimi TBMM seçimiyle birlikte yapılmayıp, münferiden yapılmış bir seçimdir. Buna karşın, 27. Dönem TBMM seçimi ise cumhurbaşkanı seçimiyle birlikte aynı gün, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılmıştır. Anayasa’nın 101. ve 6271 sayılı kanunun 3. maddesine göre cumhurbaşkanının görev süresi birlikte yapılan bir önceki seçim tarihi esas alınarak belirlenecektir, bir başka deyişle, birlikte yapılan ilk seçim 24 Haziran 2018 tarihindeki seçimdir.
Buna göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görev süresi Cumhurbaşkanı ve TBMM seçimlerinin birlikte yapıldığı bir önceki seçim tarihi esas alınarak belirleneceğinden ve birlikte yapılan ilk seçim tarihi 24 Haziran 2018 olduğundan, birinci dönem beş yıllık görev süresi bu tarihten itibaren başlayacaktır. Bu durumda, yukarıda belirtilen nedenlerle, Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığına yönelik itirazların reddine karar verilmesi gerekmiştir.”
“Somut hiçbir delil yok”
YSK’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adaylığına ilişkin itirazlara yönelik bir diğer kararının gerekçesinde de Anayasa’ya göre, cumhurbaşkanının yükseköğrenim yapmış Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçileceğinin hükme bağlandığı bildirildi.
Cumhurbaşkanı seçimi sürecinde adaylık başvurusunda bulunan Recep Tayyip Erdoğan’ın ibraz edilen onaylı diploma örneğinin incelendiği belirtilen gerekçede, “Recep Tayyip Erdoğan’ın Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü dört yıl süreli lisans diplomasının diploma numarasının 8345, mezuniyet tarihinin 1981/Şubat olduğu, Dekan Prof. Dr. Ömer Faruk Batırel ile Rektör Prof. Dr. Orhan Oğuz imzalı diplomanın İstanbul 15. Noterince 27 Haziran 2014 tarih ve 1113 yevmiye ile ‘Dairemizce onaylanması istenilen işbu fotokopinin ilgilisi tarafından gösterilen ve iade edilen aslına uygun olduğunu ve (2) örnek verildiğini onaylarım.’ şeklinde onaylı olduğu anlaşılmıştır.” ifadesine yer verildi.
Gerekçede, şu değerlendirmede bulunuldu:
“Noter onaylı diploma örneğinin sahteliği ancak mahkeme kararı veya aynı kuvvette başka bir belge ile ispatlanabilir. Kaldı ki başvuru sahipleri, diplomanın sahte olduğunu değil, sahteliği konusunda kuşku oluştuğunu, YSK’nin bunu araştırması gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Bir başka anlatımla, ibraz edilen diplomanın sahteliğini ortaya koyan somut hiçbir delil sunulmamış, aksine diplomanın sahte olduğu konusunda kuşkular olduğu belirtilerek, bu kuşkunun giderilmesi talep edilmiştir.
İddianın soyut olduğu itiraz sahiplerinin kabulünden de anlaşılmaktadır. Kurulumuzun bu konuda daha önce vermiş olduğu kesinleşmiş çok sayıda kararında da ifade edildiği üzere, iddiaların soyut iddialar olduğu ve hukuken kabul edilebilir nitelik taşımadığı anlaşıldığından, taleplerin reddine karar verilmesi gerekmiştir.” YSK, oy birliğiyle verdiği kararların örneğini itiraz sahiplerine gönderdi.