Ulusal Tarım Gıda Birliği (UTGB) Kurucusu ve Onursal Başkanı Kemal Berişler, Türkiye tarımının temelini oluşturan tarımsal politikalar, uygulamalar ve planlamalar hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin tarım politikalarının uzun süredir yüzeysel çözümlerle ve kısa vadeli müdahalelerle şekillendiğini ifade eden Berişler, tarımın yalnızca bir üretim faaliyeti olmadığını belirtti. Berişler, gıda güvenliği, kırsal kalkınma ve ulusal egemenlik gibi kritik unsurların tarımla doğrudan bağlantılı olduğunu vurgulayarak şu soruyu sordu: Böylesine stratejik bir sektörde neden kapsamlı, uzun vadeli reformlar yapılamıyor? Bu sorunun cevabını, siyasi irade ile kalkınma hedefleri arasındaki derin çelişkide bulduğunu dile getirdi.
Berişler, tarım politikalarının temel başlıklarını ve bu başlıklardaki sorunların neden-sonuç ilişkisini detaylandırdıktan sonra konuşmasına şu şekilde devam etti:
Kısa Vadeli Siyaset – Uzun Vadeli Reformların Çatışması Tarımda köklü dönüşüm gerektiren reformların etkisi uzun vadede ortaya çıkar ve başlangıçta zorluklar içerir. Örneğin arazi toplulaştırması, planlı üretim sistemleri ve kooperatifleşme gibi uygulamaların yüksek maliyetli, sosyal dirençle karşılanabilecek ve zamana yayılan süreçler olduğu bilinir. Ancak bu tür reformlar siyasi arenada hemen oy sağlayacak bir karşılık yaratmaz. Bu durum, iktidarların popülist ve kısa vadede etkili olacak nakit destek politikalarını tercih etmesine yol açar. Seçmen Algısı ve Popülizm Kırsal kesimdeki seçmenlerin büyük çoğunluğu günlük çıkarlarını ön planda tutmaktadır.
Tarımsal ürün alım fiyatlarının artırılması ya da mazot desteği gibi kısa vadeli çözümler, somut yararlar sunduğu için reformlara kıyasla daha cazip görülür. Bu yaklaşım, siyasetçilerin uzun vadeli reformlardan uzak durmasını beraberinde getirir ve sürekli tekrarlanan destek politikalarıyla döngüsel bir yapı ortaya çıkarır. Tarımın İkinci Plana Atılması Türkiye’deki ekonomik yapının sanayi, hizmet sektörü ve inşaata dayalı olması, tarımı öncelik sıralamasında alt basamaklara itmiştir. Gayri safi yurt içi hasıla içerisindeki payı düşen tarım sektörü göz ardı edilse de stratejik önemi her geçen gün artmaktadır. İklim değişikliği, kuraklık ve gıda fiyatlarındaki küresel oynaklık gibi sorunlar, tarımı ulusal güvenlik meselesi haline getirmiştir. Aracı Sistemi ve Çıkar Grupları Tarım piyasasındaki komisyoncu ve aracı yapılar, üretici ile tüketici arasında büyük bir fiyat farkı yaratmakta ve aynı zamanda reforma direnen bir sistem oluşturmaktadır. Bu yapıdan çıkar sağlayan gruplar, siyasi mekanizmalarda etkili olabilmekte ve reformları engelleyebilmektedir.
Kurumsal Kapasite ve Devamlılık Eksikliği
Tarımın istikrarlı bir yapıya kavuşabilmesi için güçlü kurumsal bir altyapının oluşturulması gerekmektedir. Ancak Türkiye’de bu noktada sıkça kadroların değiştirilmesi, uzman personelin yerinden edilmesi ve kurumsal hafızanın kaybedilmesi gibi sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bu durum, politika devamlılığını ciddi şekilde zayıflatmaktadır.
Neoliberal Etkiler ve Uluslararası Zorluklar
Dünya Ticaret Örgütü, Avrupa Birliği Gümrük Birliği gibi uluslararası anlaşmalar, devlet müdahalelerine sınırlamalar getirerek yerel üreticiyi desteklemeyi zorlaştırmaktadır. Bunun yanı sıra Türkiye’nin pek çok tarımsal girdide dışa bağımlı olması mevcut yapısal kısıtlamaları daha da derinleştirmektedir.
Kentleşme ve Tarım Arazilerinin Kaybı
Hızla artan kentleşme ve kontrolsüz imar faaliyetleri, verimli tarım arazilerinin sanayi, turizm ve konut projelerine tahsis edilmesine neden olmaktadır. Bu süreçte tarım sektörü, kısa vadeli ekonomik kazançlar uğruna geri plana atılmaktadır.
ForeksHaber