Özlem SARSIN
Geçtiğimiz günlerde yapılan TOBB 79’uncu genel kurulunda bir ilk yaşandı ve İzmir Ticaret Borsası Başkanı Işınsu Kestelli TOBB tarihinin ilk kadın yönetim kurulu üyesi oldu. Bu, TOBB tarihi için ilk olsa da Işınsu Kestelli için bir ilk değil. Keza Kestelli, hem İzmir Ticaret Borsası’nın hem de Türkiye’deki oda ve borsaların ilk kadın başkanı olarak görev aldı. Kestelli ile iş dünyasında kadınların konumunu ve hedeflerini konuştuk.
TOBB tarihinde ilk kez bir kadın yönetime girdi, neler hissediyorsunuz?
İzmir Ticaret Borsası (İTB), Türkiye’nin ilk borsası. 132 yıllık köklü bir kurum. Ben de hem İTB’nin hem Türkiye’deki oda ve borsaların ilk kadın başkanıyım. Benim açımdan gurur verici ama iş dünyası STK’larında kadın temsili açısından bu durumu yetersiz bulduğumu söylemeliyim.
TOBB yönetiminde yer almayı da İzmir’in gücüne, tarım ve tarıma dayalı ticaretin gelecekteki stratejik önemine ve Türk kadınının Cumhuriyetin 100’üncü yılındaki sorumluluğuna olan inancımla bir görev olarak gördüm. Rifat Başkanımızın teveccühü, İzmirli oda ve borsa başkanı dostlarımın teşviki ve TOBB delegelerinin takdiriyle de bu önemli göreve seçildik. Yeni dönemde Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar ile birlikte İzmir ve iş dünyasındaki ilgili alanlarımızı temsilen yönetimde yer alacağız. Geçtiğimiz dönem TOBB yönetiminde yer alan İZTO Başkanı Mahmut Özgener, yeni dönemde kendi isteğiyle görev almadı. Kendisine destekleri için teşekkür ediyorum.
Bence Türk ekonomisinin bugünlere ulaşmasında çok önemli görevler üstlenmiş olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği gibi bir dinamik bir yapının içinde bundan sonra daha fazla kadının sorumluluk alması gerekiyor. Umarım böyle bir geleceğin ilk tohumu olmayı başarırım.
Erkek egemen yönetimde nasıl fark yaratmayı; kadınlara yönelik ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?
TOBB, Türkiye’nin her kentini, her ilçesini, her sektörünü, her kültürünü temsil eden son derece demokratik ve gelişime açık bir yapı. Bu ortamda ben de hem İzmir’in hem Türkiye’nin hem de tarımın ve tarıma dayalı ticaretin sesi olmaya gayret edeceğim. Ayrıca TOBB’un ülkemizde halen en dezavantajlı kesimler arasında yer alan kadınlar konusunda daha aktif olması için mücadele edeceğim.
Bildiğiniz gibi TOBB Kadın Girişimciler Kurulumuz var. Yıllardır kadın istihdamına yönelik çok önemli görevler üstleniyor. Biz de İzmir’deki TOBB Kadın Girişimciler Kurulu’nun koordinatör borsasıyız. Buradan edindiğimiz önemli deneyimlere sahibiz. Bunu büyük bir avantaj olarak görüyorum ve bu alanda ciddi bir fark yaratabileceğimize inanıyorum. İş dünyasına dönük düzenlemelerde çok etkin olan TOBB’un, dezavantajlı kesimler başta olmak üzere pek çok toplumsal konuda da öncü gücünü gösterebileceğini düşünüyorum.
21 milyon kadının evde oturduğu bir ülkenin istediği hızda koşması kolay değil. Tüm iyileşmelere karşın hâlâ tek kanadıyla uçmaya çalışan kuş gibiyiz. Yapılan tüm araştırmalar üst yönetimde kadınların etkin bir şekilde temsil edildiği şirketlerin kurumsal ve finansman performansında, alınan kararların kalitesinde ve etik davranışlarda artış yaşandığını ortaya koyuyor. Ayrıca yine yapılan tüm araştırmalarda, tüketim kararlarının büyük çoğunluğunun kadınlar tarafından alındığına dikkat çekilerek, pazarın daha doğru bir şekilde algılanması, müşteri ihtiyaçlarının daha iyi karşılanması, daha iyi ürün ve hizmet sunulması açılarından da kadınların şirket yönetimlerdeki varlığının önemli olduğu vurgulanıyor.
Bizler de Türkiye olarak kadının çalışma hayatında daha fazla yer alması, daha fazla kadın girişimcinin ortaya çıkması, yönetim kurullarında daha yüksek oranda temsil edilebilmesi için bir seferberlik başlatmalıyız.
Bu konuda her bireyin sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Elbirliğiyle çalışma hayatındaki kadın sayısını hem girişimci hem de işçi bazında arttırmamız lazım. Bunu da en temelden başlayarak güçlü bir eğitim hamlesiyle desteklemeliyiz.
TOBB Yönetim Kuruluna seçildikten sonra ülkenin her yanından yoğun tebrikler aldım. Özellikle kadın ekosisteminde içselleştirilmiş bir “başarı algısı”na şahit oldum. Eğer bu temsil, iş hayatında kadın temsili konusunda bir farkındalığa yol açabilirse, bu benim için gurur kaynağı olur.
TOBB yönetiminde yer almanız İzmir Ticaret Borsası’nı nasıl etkiler sizce?
Bu durumun borsamız açısından da pozitif bir enerji yaratacağına inanıyorum. Ben İTB Yönetim Kurulu Başkanıyım ama yıllardır birlikte görev yaptığım ve birbirinden başarılı isimlerden kurulu bir yönetime ve büyük bir uyum içinde çalıştığım bir Meclis Başkanı’na sahibim. Bu nedenle Borsamızın işleri aksamaz, aksine süregelen demokratik bir görev paylaşımı anlayışımızla hız kesmeden yol almaya devam ederiz.
Biraz da İzmir’den söz edecek olursak…
İzmir sanayi, turizm, tarım, ticaret ve hizmet sektörlerinin dengeli olarak geliştiği, sürdürülebilir büyümeyi önceleyen bir kent. Bu dönemde İzmir’in her alanda yüksek teknoloji ile öne çıkması, fazla büyüyen İstanbul’dan uzaklaşan nitelikli iş gücünü çekmesi, şu anda birbirinden bağımsız olarak işletilen kentteki dört limanın entegrasyonunun sağlanmasıyla yeniden dünyanın en güçlü liman kentlerinden biri olarak öne çıkması, üretici ve ihracatçı kent olarak yükselmesi öncelikli hedeflerimiz. Bunun için kentteki tüm sivil toplum örgütleri, yerel yönetimle örnek bir uyum içinde çalışıyoruz.
Temsil ettiğim İzmir Ticaret Borsası’na gelince… 132 yıllık bir büyük çınar İTB. Hem köklü gelenekleri olan hem yenilikçi ve öncü karakteriyle kendini var eden bir kurum. Gelecek vizyonumuzu “Tarımın servetini dönüştürmek” şeklinde belirledik. Tarımda teknoloji kullanımının yaygınlaştırılmasını, geleneksel ürünlerimizin Ege’nin yumuşak gücü gastronomi kaldıracıyla değerlenmesini önceleyen çok değerli projeler yürütüyoruz. İzmir’deki diğer Oda ve Borsalarla iş birliği içinde hayata geçirdiğimiz Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri ve yine çok paydaşlı yapısı ile alanında bir ilk olan Tarımın Silikon Vadisi olacak İzmir Tarım Teknoloji Merkezi ile Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Ege’nin bereketini başta ülkemiz, sonra da tüm insanlığın refahı için sürdürülebilir kılmaya devam ediyoruz.
Ekonominin geleceğinde hangi sektörlerin öncü rol oynamasını olmasını bekliyorsunuz?
Dünya, ekonomide zor bir stres testinden geçiyor. 2008 küresel kriziyle hızlanan, pandemiyle başka bir noktaya evrilen bir yeni arayış dönemi bu. İttifakların yeniden şekillendiği, sürdürülebilirlik kaygısıyla tedarik zincirlerinin yer değiştirdiği bir süreçten söz ediyoruz. Böyle bir manzarada proaktif davranan, küresel ihtiyaçları iyi sezip ön alan ülkeler yeni cazibe merkezleri olacak.
Yükselen pek çok yeni iş alanı var ama biz tarım ve hayvancılığın bu anlamda mutlaka önceliklendirilmesi gereken sektörlerin başında geldiğine inanıyoruz. Eğer ülke olarak tarım ve hayvancılığın milli gelire katkısını yeniden çift haneye çıkaracak atılımı sağlayabilirsek çok önemli bir işi başarmış oluruz.
Kestelli’ye göre Türkiye ekonomisinin öncelikleri
– Cari açık gibi kırılganlıklarından arınmış,
– Üretim kasları ve rekabet yeteneği güçlü,
– Yatırım ve istihdamı önceleyen,
– Her alanda ileri teknolojiye geçişi destekleyen,
– Ülkeyi bir cazibe merkezi yapacak,
– Öngörülebilir ve sürdürülebilir bir ekonomi modelinin kurgulanması ve uygulanması.