Mehmet Hanifi GÜLEL
Rusya-Ukrayna savaşının hammadde tedarikinde ciddi bir sıkıntı yaşattığını bildiren Ulusoy, “Bugün geldiğimiz noktada, 2023’ün Ağustos ayında Tahıl Koridoru’nda insani koridorun açılmasıyla Ukrayna sevkiyatları eski rakamlara geldi. Ukrayna’nın sevkiyat problemi çözüldü. Ancak bunlar olurken Kızıldeniz’deki olaylar yaşanmaya başladı. Kızıldeniz krizinin hem eksi hem de artı tarafları var.
Dezavantajları ve avantajları birbirini dengeliyor. O bölgeyi aşamayan özellikle Uzak Doğu’ya konteyner sevkiyatlarında azalma görüyoruz. Bizim sektörümüz diğer sektörlerden biraz daha pozitif ayrılıyor. Biz Uzak Doğu’da kayıp yaşıyoruz. Ancak Kızıldeniz’in güneyinde bulunan Cibuti ve Sudan’da talep artışını görüyoruz. Konteyner erişemediği için dökme gemilerle ürün talebi geliyor.
İstatistiki olarak bakarsak ocak ayında 344 bin tonluk ihracat yapıldı, geçen yılın aynı ayında 272 bin ton yapılmıştı. Geçen yıla göre yüzde 22 artış yaşanıyor. Geçen yılın ortalamasından da yüksek bir ocak ayı geçirdik. Kızıldeniz’de olanlara rağmen ihracat iyi gibi görünüyor ama bu siparişler aralık ayında alınmıştı” dedi.
Un ihracatında yeni rekor gelebilir
Ocak ayını da değerlendiren Ulusoy, siparişlerde kayıp yaşamayacaklarını öngördüklerini kaydetti.
Bunu şubat sonunda istatistiklerde göreceklerini ve aldıkları duyumların bu krizden de dayanıklılıkla çıkacaklarını gösterdiğini dile getiren Ulusoy, “Çünkü un temel gıda olarak yer alıyor. Talebi erteleyebilirsiniz ama iptal edemezsiniz. Navlun pahalılaşınca tekstil gibi diğer sektörler durabilir ya da azalabilir, gıdada ancak bir iki ay ertelersiniz. Mart talebine daha fazla yansıyacağını düşünüyoruz.
Alıcılar bu ürünü temin etmek zorunda kalacaklar. Kısa vadede aylar arasında geçişkenlik olur. İhracatta bu yıl belki 2023 rakamını kırarak tamamlayabiliriz” açıklamasında bulundu. Türkiye’nin 2015 yılından bu yana dünyada en fazla un ihracatı yapan ülke olduğuna dikkat çeken Ulusoy, 2023’te 3 milyon 663 bin ton ile tüm zamanların un ihracatı rekorunun kırıldığını iletti.
Bunun 2018 yılında yapılan 3,5 milyon tonun da üzerinde olduğunu bildiren Ulusoy, söz konusu rekorla 1,5 milyar dolara yaklaşan bir gelirin elde edildiğini açıkladı. 2020’den bu yana pandemi ile başlayan tedarik zincirlerini bozulması ve gıda güvenliğini etkileyen pek çok unsurun meydana geldiğini ifade eden Ulusoy, “Pandemi ve savaş şartların içinde Türkiye, un gibi temel gıdada kendini ana tedarikçi olarak konumlandırdı. Zaten birinciliğimizden ötürü ilk akla gelen ülke olarak yer alıyoruz. 2023’te ihracat anlamında güzel bir yıl olarak kayıtlara geçti” diye konuştu.
Bu yıl 24 ile 25 milyon ton buğday rekoltesi bekleniyor
Uzun dönemli en büyük sorunlarının iklim değişikliği olduğuna vurgu yapan Günhan Ulusoy, son 3 yılda, 2023 sezonu hariç Türkiye’de tahıl üretiminin sürekli normalin altında kaldığına dikkat çekti. Geçen yıl, bu yılın aynı döneminde yağışlarda yüzde 60’a varan azalmanın söz konusu olduğunu belirten Ulusoy, “Bu sezon normalin üzerinde yüzde 27 daha iyi yağışlar görüyoruz.
Bu yağışlar üretimde geçen seneye göre beklentilerimizi yükseltti. 2023’te 22 milyon tona ulaşmıştık, bu yıl yağışların da devam etmesiyle birlikte buğday üretiminde 24 ila 25 milyon tona varan üretim bekliyoruz. Bunun bir unsuru da yüzde 3 oranında artan ekim alanların artmasını bekliyoruz” dedi.