Türkiye’de yerli tohum çalışmalarında birçok kurum ve kuruluş elini taşın altına koymuş durumda. Özellikle üniversite, sivil toplum kuruluşları, kamu kurumları ve üreticilerin bir araya gelerek oluşturdukları sinerji tohum çeşitlerinde katma değeri artırma açısından oldukça önemli bir yere sahip. Bu bağlamda, Trakya Bölgesi’nde farklı kurum ve kuruluşların katılımıyla kurulan Trakya Tohum A.Ş. ülkemiz için örnek bir işbirliği-güçbirliği modeli teşkil ediyor. Ar-Ge odaklı kurulan Trakya Tohum A.Ş. yürüttüğü araştırma faaliyetlerine ek olarak, ileride teknik destek danışmanlıkları gerçekleştirerek bölgedeki şirketlerin araştırma geliştirme faaliyetleri kapasitesini de geliştirmeyi hedefliyor.
Gerek ülkemizde gerekse Trakya Bölgesinde tohumculuğun geliştirilmesi için Trakya Tohum A.Ş.’nin önemli bir misyona sahip olduğunun altını çizen Şahin, A.Ş.’nin Trakya Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen Milli Hibrit Tohum Geliştirilmesi Projesi kapsamında kurulduğunu belirtti. “Öncelikle sektörü anlamak için Trakya Bölgesi’nde kamu kuruluşlarından üretici örgütlerine yetkilendirilmiş tohumculuk şirketlerinden meslek kuruluşlarına kadar 80’in üzerinde paydaşımıza ziyaret gerçekleştirdik. Yaptığımız görüşmelerde Ar-Ge çalışmalarının eksikliğini en önemli ihtiyaç ve paydaşlarımızın bu alanda işbirliğine açık olmasını en önemli fırsat olarak tespit ettik. Hem ülkemizin küresel tohumculuk sektöründe yer edinmesine hizmet edecek hem de Trakya bölgesinin bu alandaki potansiyelini gerçekleştirmesini sağlayacak bir yapı için paydaşlarımızla istişare toplantıları yaptık.” Islah çalışmalarının uzun süreli finansman gerekliliği olduğunu belirten Şahin, bu sebeple kurumsal ve finansal olarak sürdürülebilir Ar-Ge çalışmalarının, tekil girişimler veya protokol bazlı işbirlikleri yerine, üniversite-özel sektör işbirliğinin bir tüzel kişilikte vücut bulduğu, kamu hâkimiyetinde ancak özel sektör kabiliyeti ile yönetilecek ticari bir girişim olması gerekliliğinin bölge paydaşlarının ortak aklı olarak ortaya çıktığını ekledi.
“Hesap verebilen bir yapıda şirket kurduk”
Ar-Ge yapan, şirketlerimize yapma imkânı sağlayan, Ar-Ge finansmanı için ticaret yapan ve ihracat konusunda girişimlere olanak tanıyan bir yapı kurulduğunu dile getiren Mahmut Şahin, “Hesap verebilen ve hesap görebilen, katılımcı bir yapıda şirketimizi kurduk” dedi. Amaçlarının sektörde rekabetçiliği arttırarak en nihayetinde çiftçinin verimliliğini, kazancını artırmak olduğuna işaret eden Mahmut Şahin şöyle devam etti: “Trakya Tohum AŞ bünyesinde yer alan şirketlerin karlılıklarını artırmak Trakya’ya özgü tohumların da piyasa yer almasına imkân sağlamak temel amaçlarımız arasında yer alıyor. Trakyalı tohum şirketlerimizin büyümesi ve bu bölgeye özgü Ar-Ge çalışmaları bizim için önemli bir yere sahip. Özellikle ticaret borsaları ve üniversitelere burada önemli görevler düşüyor.” Geçtiğimiz sene faaliyete geçen ve 39 farklı tüzel kişiliğin kuruluş sermayesi ile hali hazırda faaliyetlerini sürdüren Trakya Tohum A.Ş.’ye, Trakya Kalkınma Ajansı tarafından ekipman ve materyal desteği sağlamak adına hazırlıklar yaptıklarını dile getiren Şahin, “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’mızın desteği ile 13 milyon liralık bir yatırım yapmayı planlıyoruz. Yatırıma 2021’nin ilk aylarında başlamayı hedefliyoruz“ bilgisini verdi.
“Dernek ile hem sesimizi duyurmak hem gelişmek istiyoruz”
Ayrıca yapılan çalışmalarla üniversitenin desteği ve Ar-Ge’siyle şirketlerin iş yapma kapasitesini artırmayı hedeflediklerini belirten Şahin, bunları yaparken, üyelerimize eğitim imkânı sağlamak, şirketimize üye olmayanlara ulaşmak ve yeni pazarlar için lobi yapma konularında da bir Dernek kurma kararı aldık. Üyelerimizin de yer aldığı bu dernekte eğitim faaliyetleri başta olmak üzere birçok alanda çalışma yapıyoruz. Trakya’nın sesini Ankara ve diğer kurumlara daha iyi duyurmayı amaçlıyoruz. Eksiklerimizi tespit edip, gelişmeyi amaçlıyoruz” dedi.
“Trakya’yı tohumculuk merkezi haline getirmeyi amaçlıyoruz”
Tohum konusunda bölgenin bilinirliğini ve üretilen katma değeri artırmak adına 2020 içerisinde çalıştay ve konferans gibi çeşitli ulusal ve uluslararası etkinler yapmayı planladıklarını anlatan Mahmut Şahin şöyle devam etti: “Bu yıl pandemi nedeniyle etkinliklerimizi gerçekleştiremedik. Hedefimiz her yıl geleneksel olarak ulusal bir çalıştay düzenlemek ve eğitimler, seminerler, konferanslar ile bölgedeki bilgi birikimini ve paydaşlar arası etkileşimi desteklemek. Böylece Trakya’yı tohumculuk merkezi haline getirmeyi amaçlıyoruz. Bunu sistemli bir şekilde sürdürmek için Trakya Tohum Akademisi adı altında bir platform kurduk. Namık Kemal Üniversitesi, Trakya Tohumcular Derneği ve Trakya Tohum A.Ş. ile işbirliği içerisinde çiftçiden zahirecisine öğrencilerden akademisyenlere kadar misyonumuz konusunda farkındalık oluşturmak, sinerjiyi yaymak istiyoruz. Tohumculuk sektöründe ihtiyaç duyulan her alanda her hedef gruba yönelik ama özellikle de ıslah programlarının yürütülmesinde ihtiyaç duyulan kalifiye personel ihtiyacı için teorik ve uygulamalı eğitimler planlıyoruz.”
● TEKİRDAĞ TİCARET VE SANAYİ ODASI BAŞKANI CENGİZ GÜNAY:
Trakya Tohum AŞ üniversite-sanayi işbirliğinin somut göstergesi
Türkiye’nin önemli bir tarım ülkesi ve Trakya’nın ülkemizin en önemli tarım havzalarından biri olduğunu belirten Günay, ” Pandeminin yaşandığı bu sürede tarım ve gıda sanayinin önemi bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Dolayısıyla Trakya Tohum AŞ bölge için son derece önemli bir yere sahip ve üniversite sanayi işbirliğinin somut bir göstergesi” ifadelerini kullandı. “Yılda iki kez verim alabiliriz”
Trakya bölgesinin verimliliğinden istenilen düzeyde istifade edilemediğinin altını çizen Günay, “Bu bağlamda bölgemizde çözülmesi gereken önemli sorunlar var. Örneğin bölge, toprak et kalınlığının 1,5 metre olduğu nadir sahalar içerisinde yer alıyor. Su kaynakları bakımından zengin bir yerde bulunuyoruz. Devlet desteğiyle birlikte bunları kullanarak yılda iki kez verim alabiliriz. Böylece hem zenginliklerimizi artırabilir hem de modern tarım uygulamalarına katkıda bulunabiliriz. İşe önce sağlıklı, kaliteli ve güvenilir tohum üretimiyle başlamamız gerekiyor” dedi.
• TEKİRDAĞ TİCARET BORSASI BAŞKANI OSMAN SARI:
Tohumculuk Konseyi kurulmalı
Tohum konusunda Trakya’nın önemli bir yeri olduğuna işaret eden Tekirdağ Ticaret Borsası Başkanı Sarı “Sertifikalı tohum üretiminde Trakya Bölgesi olarak önemli bir konumdayız. Çeltik tohumları konusunda Türkiye’de yüzde 26’lık bir paya sahibiz, buğdayda ise 11,6lık bir pazar payımız var, yulafta önemli bir payımız var. Ürettiğimiz ürünlerin ekimi ülkemizde 25 ilde gerçekleştiriliyor. Ukrayna, İtalya, Rusya gibi birçok ülkede tescil edilen çeşitlerimiz var” değerlendirmesinde bulundu. Tohumculuk konusunda fahiş fiyat yükselişlerinin önüne geçmenin ülkemiz tarımı ve çiftçisi açısından önemli bir konu olduğuna dikkat çeken Borsa Başkanı, bunun önüne geçilmesi için sektördeki paydaşların içerisinde yer aldığı bir Tohumculuk Konseyi kurulması gerektiğini belirtti. “Burada üreticiler ve diğer paydaşlarla fiyat aralığı belirlemesi konusunda çalışmalar yapılmalı, fiyatlara uymayanlarsa cezalandırılmalıdır.
Sektörde merdiven altı diye tabir edilen kaçak üretimin hala yer aldığını belirten Osman Sarı, “Kaçak üretim ülkemizde verimliliğin önündeki en büyük engel olarak yer almaktadır, denetleme mekanizmasının etkin bir şekilde işletilmesi lisanslı üreticilerin korunması açısından çok kritik” diye sözlerine devam etti.
“Trakya Tohum A.Ş. öncelikle ayçiçeği ve mısır tohumu geliştirecek”
Ülkemiz tohum açısından katma değeri yüksek ürünlerin bolca yer aldığı ender bölgeler arasında, çeltik gibi bazı ürünlerde verim artışını yakalasak da tohum sektörü sürekli olarak Ar-Ge yapmanız gereken bir sektör. Ar-Ge’yi devam ettiremeyen firmaların sektörde tutunamadığını gözlemlediklerini belirten Sarı, çalışmaların özellikle ülkemizde eksikliği hissedilen alanlara yoğunlaştırılması gerektiğine dikkat çekti. Ülkemizde yağlı tohumlar ve mısır üretimi konusunda çalışmaların yetersiz olduğunu belirten Sarı, Trakya Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen Milli Hibrit Tohum Geliştirme projesi kapsamında Trakya Tohum A.Ş. olarak bu alanlarda çalışmalarımıza başlamış durumdayız dedi.
● TRAKYA TOHUMCULAR DERNEĞİ BAŞKANI İBRAHİM TORUK:
Sektör oyuncusu değil senaristi olmak için yola çıktık
Türkiye’de ve Trakya’da tohumcuların sesi olmaya çalıştıklarını belirten Toruk, tohum konusunda herkesin bir fikri veya yorumu olduğunu, bu yüzden de misyonlarının çok önemli olduğu ifade etti. “Maalesef ülkemizde tohum deyince akla İsrail ve GDO geliyor toplum genelinde, iş hayatında da tahıl tohumculuğu. Tohum dünyada üzerinden en çok spekülasyon yapılan, en karmaşık, en stratejik, katma değer açısından en yüksek ancak ekonomik büyüklüğü görece küçük bir sektördür. Bu kadar kritik bir sektörde, herkesin fikrinin olduğu ancak doğru bilginin sesinin duyulmadığı bir ortamda, Trakya Kalkınma Ajansı’nın desteği ile sektör oyuncusu değil senaristi olmak için yola çıktık” dedi.
“Çiftçi kaliteli tohum ve iyi fiyatla korunur”
Yabancı sermayeli firmaların hakimiyetinin sürdüğü sektörde, devletin rekabetçiliği desteklemesi ama devletin şirketlere rakip olmaması gerektiğini belirten Toruk, “Tabi ki devletimiz çiftçiyi koruyacak, biz çiftçi ile varız. Ancak çiftçiyi korumak öncelikle rekabetçi koşularda en iyi fi yatlarla en verimli en kaliteli tohumu veren bir sektör yaratmakla olur.” dedi. Bunun için Ar-Ge çalışmalarının ve özellikle yabancı döllenen bitkilerde ıslah çalışmalarının desteklenmesi gerektiğini belirten Toruk, Trakya’da hibrit tohumculukta atılım yapmak istediklerini ve bunun için Dernek çatısı altında şirketler, akademisyenler ve ıslahçılar olarak biraya gelerek gerekli bilgi ve lobi ortamını yarattıklarını belirtti.
“Üretilen tohumlar çiftçimize önemli avantajlar sağlayacak”
Trakya Bölgesi’nin ekolojik ortamı, çiftçi profili, vizyoner şirketleri ve üretken akademisyenleri ile doğal bir tohumculuk merkezi olduğunun altını çizen Toruk, “Trakya bölgesinde üretilen tohumlar çiftçilerimize önemli avantajlar sunmaktadır. Bölge tohum şirketleri için hem yabancı ot hem de zararlı anlamında daha temiz ve ari bir yapıya sahiptir. Bu da sağlıklı ve temiz tohum üretimi anlamına gelmektedir. Bunun yanında bölge çiftçisinin daha bilinçli ve eğitimli olması, öz kaynaklarına yatırım yapması gübreleme ve bitki bakımında hassas davranılması, hastalık kontrolünde gerekli özenin gösterilmesi Bölgemizde üretilen tohumları ülkemizde ön plana çıkarmaktadır” şeklinde konuştu.
• TRAKYA ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ MÜDÜRÜ ADNANTÜLEK:
İthalat-ihracat dengesi ihracat lehine döndü
Türkiye’de tohumculukla ilgili Ar-Ge ve dış alım ve dış satım sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tülek, “Rakamlara bakıldığında ithalat-ihracat dengesinin ihracat lehine döndüğünü görüyoruz. Tohum ve fide ithalatına baktığımızda 240 milyon dolarlık dış alıma karşılık 260 milyon ihracat yapmışız. Geçmişe baktığımızda tohum konusunda bizler ağırlıklı ithalat yapan bir ülke konumundayken dengelerin ihracat lehine değiştiğini görüyoruz” şeklinde konuştu. “Ar-Ge çalışmaları yakalanan artışta önemli bir yere sahip”
İhracat lehine yakalanan artışta özel sektördeki paydaşların önemli bir role sahip olduğuna işaret eden Tülek, “Buna ilave Ar-Ge çalışmaları da yakalanan artışta önemli bir yere sahip” değerlendirmesinde bulundu. Tarım ve Orman Bakanlığının özel sektör işbirliğine önem verdiğini ve Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü olarak bölgedeki firmalarla aktif olarak yürüttükleri dokuz projenin bulunduğunu kaydeden Tülek, birlikte yapılan bu projelerden sektör için önemli kazanımların çıktığını ve ticarileşmiş yeni tohum çeşitlerinin piyasaya sunulduğunu belirtti. Enstitünün ülkemizde eksikliği hissedilen hibrit ayçiçeği tohumu konusunda önemli çalışmaları bulunduğunu belirterek tohum konusunda ülkemizin istenilen yere varması için gelişen teknolojiyi takip eden ve Ar-Ge’ye yatırım yapan kuruluşların artması gerektiğini kaydetti. Tülek, “Trakya Bölgesi’nde 18 tane yetkilendirilmiş araştırmacı kuruluş faaliyet gösteriyor. Rakamlara bakıldığında Trakya’nın bu alanda öncü olduğunu söyleyebiliriz” değerlendirmesini yaptı.
● NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF. DR. MÜMİN ŞAHİN
Pandemi kendi kendine yetebilmenin önemini ortaya koydu
Endüstri 5.0 uygulamalarının sanayide olduğu gibi tarımda da kendisini göstermeye başladığını bildiren Rektörümüz Prof. Dr. Mümin ŞAHİN, “Hassas tarım uygulamaları, robotik tarım gibi alanlarda çalışmalar yapılmaya başlandı. Diğer yandan 2019 yılına geldiğimizde Wuhan’da başlayan ve ilk çalışmalardan sonra Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi ilan ettiği bu dönemde tarım uygulamalarındaki çalışmaların önemi daha fazla artmaya başladı” şeklinde konuştu. Pandemiyle birlikte kendi kendine yetebilme kavramı ve yerli-milli üretime dair süreçlerin bir kat daha önem kazandığını dile getiren Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Mümin ŞAHİN, “Ülkemizin kendi kendine yetebilme konusunun ne kadar değerli olduğunu gördük. Bu bağlamda tarımsal katma değeri artırmaya yönelik girişimler, özellikle tohumculuk sektörünün gelişimi ve Trakya Tohum A.Ş.’nin faaliyetleri önemli bir yere sahip” diye konuştu
“Dokuz tescilli çeşidimiz var”
Tarımda çeşit geliştirme ve tescil konusunun önemli bir yere sahip olduğuna değinen Rektörümüz Prof. Dr. Mümin ŞAHİN, “Üniversite olarak 5 buğday, 2 fiğ ve 2 bezelye olmak üzere 9 tescilimiz var. Ayrıca 2 tane de tescil süreci devam eden ürünlerimiz var; tohumculuk firmalarına tescil için gelmiş 10 adet ileri hat imtiyaz bedeli karşılığı verildi. Ziraat Fakültemizde Tohumculuk Vadisi Uygulama ve Araştırma Merkezi’ni kurduk. Bunların hepsi aslında tek bir amaç için yerli ve milli tohumun yetiştirilmesini sağlamak ve Trakya’ya özgü tohumların piyasada yer bulmasına katkıda bulunmak. Bu kapsamda başta ülkemizin farklı bölgeleri olmak üzere hatta yurt dışına ihracat için tohum üretmek en büyük gayemiz. Trakya Tohum A.Ş. ile Milli Hibrit Tohum Geliştirilmesi Projesi kapsamında bu gayemizi gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz” açıklamasını yaptı.
● TRAKYA TOHUM A.Ş. YÖNETİM KURULU ÜYESİ BİROL TARAR
İşbirliği kültürünü yaygınlaştırmalıyız
Trakya Tohum A.Ş.’nin kurucu ortaklarından ve Tarar Tohum Başkanı Birol Tarar, şirketin kurulması ile ilgili olarak “Bu girişimde yer almaktaki en büyük amacım ülkemizde işbirliği kültürünü yaygınlaştırmak. Yurt dışında kırsal bir kooperatif olarak kurulup dünya pazarına hükmeden şirketler, ezeli rakiplerin ortak kurduğu Ar-Ge şirketleri görüyoruz. Kamu, üniversite ve özel sektör olarak ortak çıkarlarımız doğrultusunda işbirliği gerçekleştiremezsek, ekonomik olarak istediğimiz gelişimi yakalamak çok zor. Bunu idrak etmeli ve bu konuda farkındalık yaratmalıyız. Trakya Kalkınma Ajansı öncülüğündeki Trakya Tohum A.Ş. girişimi ülkemiz için bu alanda benzeri olmayan bir modelle ortaya çıktı.” değerlendirmesinde bulundu. Trakya Kalkınma Ajansının desteği bizim açımızdan çok mühim.
Tarar sözlerine “Şirket yeni kurulmuş bir şirket olmasına rağmen arkasında Türkiye’nin en köklü Ziraat Fakültesine sahip Namık Kemal Üniversitesi, bölgemiz borsaları ve 28 tohum şirketi bulunması dolayısıyla dikkatleri üzerine çekmiş durumda. Olası işbirliği alanları değerlendirmek üzere ziyarette bulunduğumuz Edirne, Adana ve Sakarya’da bulunan tarımsal araştırma enstitülerimiz bize çok yakın davrandılar, bu kurumlardaki kıymetli ıslahçılarımızın tecrübelerinden faydalanmak için mısır ve ayçiçeği başta olmak üzere ortak proje çalışmalarına başladık. Bitki ıslahının özellikle biyoteknoloji destekli Ar-Ge süreçlerinin maddi yükü çok fazla, süreç açısından da uzun bir zaman ve sabır gerektiren bir iş. Bu yüzden Trakya Kalkınma Ajansının desteği bizim açımızdan çok mühim. Yakın zamanda yapacağımız çalışmalarla inşallah şirketimizin adını daha çok duyacaksınız. Piyasaya sunacağımız ürünlerin başta Trakya’da olmak üzere ilk etapta ülkemizde satış ve pazarlamasını gerçekleştireceğiz, ardından Rusya ve Ukrayna’yı hedefliyoruz. Nihai emelimiz uluslararası şirketlerin hâkim olduğu dünya piyasasında söz ve pay sahibi olan Ar-Ge odaklı bir şirket olmak” diye devam etti.
● OSMANCIK 97 ÇEŞİDİ ISLAHÇISI DR. HALİL SÜREK:
Trakya’dan yayılan lezzet: Osmancık
Ülkemizde ticari bir marka haline gelen Osmancık- 97 çeşidi 1982-1997 yılları arasında yürütülen ıslah çalışmaları sonucunda, Dr. Halil Sürek tarafından Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsünde geliştirilmiş, 1998 yılından itibaren ülkemizde ve ardından Bulgaristan, Yunanistan, Ukrayna, Rusya ve Kazakistan gibi ülkelerde çeltik üretiminde kullanılmıştır. Sürek, bitki ıslahının tarım sektörü için önemini vurgulayarak, Osmancık 97’nin buna iyi bir örnek teşkil ettiğini belirtti. Osmancık 97 çeşidinin üretimde yer alması ile ülkemiz ortalama çeltik veriminin dekara 500 kg’dan 800 kg’ın üzerine çıktığını, ekim alanlarının 40-50 bin hektardan 120 bin hektara yükseldiğini hatırlatan Sürek, Osmancık 97’nin yalnız ülkemizde değil Bulgaristan’da da çeltik sektörüne önemli katkılarda bulunduğunu ve 2000’li yılların başında 2000-3000 dekar olan çeltik ekiminin, 2000’li yılların başında üretimde kullanılması sonucu, 140 bin dekara çıktığını ifade etti. Trakya Bölgesi’nin çeltik tohumluk üretimi açısından önemini vurgulayan Sürek; “Çeltik tohumluk üretim programının, Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından ilk olarak 1981 yılında Trakya Bölgesi’nde başlatıldığını, daha sonra Zirai Donatım Kurumu ve TİGEM gibi kuruluşların da programda yer aldığını ifade etti, Özel sektörün ilk tohumluk üretimi ise 1997 yılında yine Trakya Bölgesi’nde önce Tekirdağ’da, ardından Edirne’de ve birkaç yıl sonra diğer illerimizde gerçekleşti. Trakya Bölgesi özel sektörünün bu alandaki öncülüğü ve birikimi yadsınamayacak boyuttadır” dedi.
2014 yılından sonra İtalya’dan getirilen çeşitlerin de pazarda yer bulmaya başladığını belirten Sürek, bu rekabetçi ortamdan kazananın çiftçi olduğunu ve orijinal tohumları ithal olsa da çeltik üretiminde 1 milyon tonluk hacme sahip olan ülkemizde, üretimde kullanılan sertifikalı tohumluğun tamamının yurt içinde üretilen tohumlardan sağlanmasının sektör için bir gurur olduğunu ekledi.
● NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. İSMET BAŞER:
İklim değişikliğinin zorluklarıyla bitki ıslahı ile başa çıkabiliriz
Ülkemizde yaklaşık 23 milyon hektarlık alanda tarım yapılmakta olduğunu, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre bunun yaklaşık 9,7 milyon hektarlık alanında buğday ve arpa üretildiğini belirten Tarla Bitkileri Bölüm Başkanı İsmet Başer büyük çoğunluğu kuru tarım şeklinde yetiştirilen buğday ve arpanın ortalama verimlerinin sırasıyla dekar başına 274 kg ve 269 kg olduğunu ifade etti. Elde ettiğimiz verimlerin dünya ortalamasının gerisinde olduğunu belirten Prof. Dr. İsmet Başer, bu rakamın 500-600 kg’a çıkarılmasının hedeflenmesi gerektiğini, böylelikle buğday ve arpada önemli bir ihracatçı ülke olabileceğimizi ekledi. “İklimsel özellikler kısa sürede değiştirilmesi zordur. Bu nedenle bölgelerin iklim koşullarına uyum sağlayan yeni çeşitlerin ıslah edilerek üreticilere sunulması gerekmektedir. İklim değişikliğinin getirmekte olduğu zorluklarla Ar-Ge çalışmaları sayesinde başa çıkabiliriz” dedi.
Dört adet ekmeklik buğday ve 1 adet makarnalık buğdayın ıslah ekibinde yer alan Başer, ülkemizde kamunun başta tahıl ıslahı olmak üzere tohum Ar-Ge çalışmalarına kayda değer kaynak aktardığını, özel sektörün de benzeri bir çaba içerisine girmesi gerektiğini vurguladı. Özellikle ayçiçeği gibi yabancı döllenen bitkilerde çeşit ıslahı konusunda ülkemizdeki çalışmaların istenilen düzeye gelemediğini ve Ar- Ge çalışmalarının yok denecek kadar az olduğunu, bu alanda çalışma girişimi ile Trakya Tohum A.Ş.’nin önemli bir yola çıktığını ekledi. “Bu tip özel girişimleri nitelikli personel yetiştirerek desteklemeliyiz. Ülkemizde çeşit ıslahının başarılı olması için öncelikle binanın temeli olan ön ıslah çalışmaları konusunda kaynaklarımızı geliştirmemiz gerektiğini belirtti. Bitki ıslahında çalışmalarının ıslah süresini kısaltan ve seleksiyon etkinliğini artıran biyoteknolojik çalışmalarla desteklenmesini, ıslah konusunda eğitim kurslarının desteklenerek ve yoğunlaştırılarak eksikliklerimizi tamamlamalıyız” şeklinde konuştu.