Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM’de yasalaştı. Yasanın tepki çeken ve muhalefetin “sansür yasası” olarak adlandırdığı 29. maddesi vekillerin protestosuna neden oldu. Teklifin görüşüldüğü sırada CHP’li bir vekil, 29. maddenin sansür olduğunu söyleyerek kürsüde çekiçle telefonunu kırdı.
HAPİS CEZASI ÖNGÖRÜYOR
Söz konusu 29. maddede; “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratma saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. (2) Failin, suçu gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.” deniliyor.
“DEZENFORMASYON YASASI” TEPKİSİ
Bugün TBMM’de partisinin grup toplantısında konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, söz konusu yasanın 29. maddesine tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “Türkiye bir taraftan bu tür acıları yaşarken bir de sansür yasası geçirdiler. Gazeteci özgürce eleştirecektir. Hatamızı, eksiğimizi görelim. Araştırarak, soruşturarak yazması lazım. Sansür yasası AK Parti ve MHP’li vekillerin oylarıyla kabul edildi. 29’uncu madde için yürütmeyi durdurma talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne, sonra da tümünün iptal için Anayasa Mahkemesi’ne gideceğiz. AYM Başkanı doğrudan Saray’daki zata bakarak güçler ayrılığını anlatıyor. AYM’nin süreci dinlemesi için davet ettiği Alican Uludağ, pergoleci Fahrettin telefon ediyor ‘içeri almayın’ diye. Şu düzene bakar mısınız?” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları:
“Keşke üzüntülü bir günde olmasaydık. Keşke bu kadar sorun yaşanmasaydı. 41 kardeşimizi toprağa verdik. 41 evde yangın var. Babasız kalan çocuklar var. Her birimizin yüreğinde derin acılar var. Bu kadar kopukluk, ayrılık doğru değil. Yakışmıyor bize. Siyaset kurumunun bu kadar acımasız olması doğru değil. Onların bir sloganı vardı. ‘Yüz karası değil kömür karası, böyle kazanılır ekmek parası’ diye. Ailelerin bir kısmını ziyaret ettim, yetkililerden bilgi almaya çalıştım. Derin bir acı var. Anne tabutun başında, eşi tabutun başında, kardeşleri tabutun başında… Bir ölüm var evet, genç bunların tamamı. Yazıktır, günahtır. Bir memleket böyle yönetilemez. 20 yıldır önlem alacağız diyorlar. 20 yıldır hala önlem mi alacaksın sen? Dünyada herkes maden çıkarıyor. Hangi gerekçeyle en çok ölüm bizde oluyor.
“SUSMAYACAĞIM”
921 kişi son 20 yılda hayatını kaybediyor. Devlet dediğiniz kurum vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlar. Biz belli odaklara hizmet eden bir devlet kabul etmiyoruz. Uyuşturucu baronları ile beraber olacaksın, yolsuzluk yapanlarla beraber olacaksın, hırsızların dosyasını kapatacaksın, rüşvet alanları büyükelçi atacaksın Bay Kemal susacak… Susmayacağım arkadaş, susmayacağım! Masum öğrencileri hapse atacaksın, KHK ile işine son vereceksin… Devletin gücü bunlara mı yetiyor? Adalet, adalet. Söz verdim söz. Bu ülkeye adalet ya gelecek ya gelecek arkadaş!..
Her ülkede maden ocağı var. Devletsen önce maden ocağına bakarsın. Aydınlatmaya, havalandırmaya, sensörlere bakarsın; düzenli kontrol edersin. Ondan sonra ‘Bütün kontrolleri yaptık, her şey dosdoğru’ dersin. Müfettişleri görevlendirir, devlete aitse Sayıştay’ı görevlendirir; rapor gelirse raporun gereğini yapar. Sosyal devlette mekanizma böyle çalışır. Sizin gibi aklını saraya kiralamış olanların çoğunluğu oluşturduğu Meclis’te devlet böyle çalışmıyor.
“O KOLTUKTA NEDEN OTURUYORSUN”
Müfettiş raporu var, Sayıştay raporu var görmüyorsun. Soma faciasından sonra komisyon kuruldu. 111 öneri var, birisini dahi yapmadılar. O araştırma komisyonları göstermelik mi? Göstermelik değilse 111 öneriden neden biri dahi yapılmadı? Neden sormadın? O koltukta neden oturuyorsun?
ABD GEZİSİ HAKKINDA DA KONUŞTU
ABD’ye gittim, her kafadan bir ses. Önce ‘Niye, hangi gerekçeyle gideceksin’ diye bir sor. Siz ülkeyi yönetmeye talipseniz sizin bir vizyonunuz, hedefiniz ve hayalinizin olması lazım. Bunların vizyonu cebim nasıl dolar vizyonu. 21’inci yüzyıl bilim ve teknoloji çağıdır. Bunu inkar eden hiçbir devlet büyüyemez ve gelişemez. Bilim devrimi yaşıyoruz. Ne Erdoğan ne Bahçeli, ilk kez bilim ekonomisini benden duyuyorlardır. Sosyal bilgi ekonomisi kavramını hayat geçirmeliyiz. MIT’ye gittim, laboratuvarlarını gezdim, hocalarıyla görüştüm. Dünyanın bir numaralı üniversitesine gidip teknoloji ve bilimdeki devrimsel gelişmeleri görmek neredeyse suç oldu. Bilimle iş dünyası arasındaki ilişkiyi gördüm. Bizim bilim insanlarımız da orada çalışıyor. Eğer Türkiye dünyada ve bölgesinde saygın ülke olacaksa teknoloji devrimini kaçırmaması lazım. Osmanlı sanayi devrimini kaçırdığı için battı. Müthiş buluşlara imza atıyorlar. Yeni bir dünya medeniyeti inşa ediliyor. Vallahi bunların haberi yok. Sen niye ABD’ye gittin diyorlar? Seni aklın da vizyonun da yetmez. Sen bilmezsin. ABD, 40 milyar dolarlık çip yatırımı yapıyor. Biz ne yapıyoruz? Buzdolabı yapmakla övünüyorlar. Dünyayı bilmiyorlar. Devlet böyle yönetilmez.”