Toprak Mahsulleri Ofisi ile Et ve Süt Kurumu’na verilen ithalat iznini TZOB, “Kimse bizi tekrar meydanlara çıkmak zorunda bırakmasın” sözleriyle sert bir dille eleştirirken, Bakanlar Kurulu kararına muhalefet partisi milletvekillerinde de tepki geldi. ‘Hükümet yanlış yolda’ uyarısında bulunan muhalefet, ithalatla et fiyatlarının düşürülemeyeceğini, hasat zamanı alınan kararın yanlış olduğunu bildirdi.
Resmi Gazete’de 29 Temmuz 2017 tarihinde yayımlanan Bakanlar Kurulu kararınca Toprak Mahsulleri Ofisine (TMO) gümrük vergisiz buğday, arpa, mısır ve pirinç, Et ve Süt Kurumuna (ESK) ise sıfır gümrük vergisiyle büyükbaş ve küçükbaş canlı hayvan ile et ithalatı yetkisi verilmesine ilişkin düzenlemeye muhalefet partileri tepkili.
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, enflasyonu düşürmek bahanesiyle hasat devam ederken gümrük vergilerinin düşürülmesinin, üreticinin elindeki hububat fiyatlarını baskılamaktan başka bir faydası olmayacağını belirterek, kırmızı et sorununun ithalat yoluyla çözülmesinin mümkün olmadığının yaşanarak görülmesine rağmen, hükümetin ithalat sarmalında ısrar ettiğini kaydetti. Hükümetin çiftçinin değil şirketlerin çıkarlarını koruyan politikalar uyguladığını belirten Sarıbal, “Çözüm ‘çiftçiyi terbiye edici’ ithalat politikalarında değil, üretim maliyetlerinin düşürülmesinde, destekleme politikasında ve daha da önemlisi üretim planlamasında aranmalı” dedi.
CHP Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen, hasat döneminde alınan kararın çiftçiyi bitirme projesi olduğunu, başka ülkelerin çiftçisini zenginleştirirken kendi üreticimizi, dolayısıyla esnafı, sanayiciyi, kısacası Türkiye ekonomisini çökertme planı olduğunu söyledi. Türkmen, “Bu uygulama orta ve uzun vadede yerli üretimi durma noktasına getirir. Kısacası Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oluruz” diye konuştu.
Daha önce TMO Genel Müdürlüğü de yapan MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya, Bakanlar Kurulu kararının çiftçiye yeni bir darbe olduğunu belirterek, “Gıda fiyatlarında yaşanan öngörülemeyen artışların sebebini, gıdanın hammaddesi olan tarım ürünlerinin fiyatlarında arayan hükümet fevkalade yanlış bir yoldadır” dedi. TMO ve ESK’ya ithalat yetkisi verilmesinin, piyasaların gerektiğinde hem üretici hem de tüketici lehine regüle edilmesinde öteden beri kullanılan bir araç olduğunu kaydeden Karakaya, ancak böyle bir yetkinin hasat döneminin ortasında verilmesinin regülasyon tekniği açısından son derece yanlış olduğunu söyledi. Hükümetin, gıda fiyatlarının her yükselişinde hep ithalat silahını kullandığını, buna karşın her seferinde fiyatların düşme yerine daha da yükselerek geri döndüğünü söyleyen Karakaya, “Gıda fiyatlarında yaşanan öngörülemeyen artışların sebebini, gıdanın hammaddesi olan tarım ürünlerinin fiyatlarında arayan hükümet fevkalade yanlış bir yoldadır.
Hükümet, ithalatı üretimin alternatifi görme anlayışından vazgeçmeli ve piyasa temelli çözüm politikaları yerine bir an önce tarımın yapısal sorunlarına yönelik çalışmalara hız vermelidir. Başta mazot, gübre, elektrik, tohum ve finans olmak üzere girdi maliyetleri düşürülmeli ve dünya girdi maliyetleriyle uyumlaştırmalar sağlanmalıdır. TMO bir an önce Tarım Ürünleri Müdahale Kurumu haline dönüştürülmeli, fiyat istikrarının sürdürülebilir kılınması için de vadeli işlemler ve lisanslı depoculuk faaliyetleri etkinleştirilmelidir” ifadelerini kullandı.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, buğday hasadının başladığı dönemde ithal ürünlerde gümrük vergisinin düşürülmesinin çiftçileri mağdur ettiğini belirterek, “Tarım politikaları gelişmeyince dışa bağımlılık artıyor. Dışa bağımlılık göçe teşvik ediyor. Buğdayda çok büyük sorunlar yaşanıyor, çiftçilerimiz bankaya olan borçlarını ödeyemiyor” dedi.
CHP Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer, Türkiye mısır üretiminin yüzde 25’ini karşılayan Çukurovalı üreticinin kaderiyle baş başa bırakıldığını belirterek, TMO’ya sıfır gümrükle ithalat izni verilmesinin mısır üreticisini perişan edeceğini dile getirdi. Türkiye’de 6 milyon ton rekoltenin olacağı, Çukurova’da yüksek rekolte beklenen bir dönemde üreticilere resmen ‘mısır üretme’ anlamı taşıyan ithalatın, ülkedeki enflasyonu düşürme çabaları olduğunu vurgulayan Tümer, “Tarım ürünlerinde TMO’ya sıfır, özel sektöre yüzde 25 gümrük vergisiyle ithalat izni vermek, enflasyonun düşmesine hiçbir fayda sağlamaz” diye konuştu.
Akdeniz Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Can Yamanyılmaz, Et ve Süt Kurumu’na sıfır gümrük vergisiyle 2018 yılı sonuna kadar 500 bin canlı büyükbaş hayvan, 475 bin baş canlı koyun ve keçi ve 75 bin ton taze veya soğutulmuş büyükbaş hayvan eti ile 2017 sonuna kadar da 20 bin ton karkas et kontenjanı tahsis edildiğini belirterek, gümrüksüz ithalatın sadece geçici bir çözüm olduğunu söyledi. Sektörde artan ihtiyacın karşılanması için ithalat kapılarını açmak yerine üretim ve ihracatın teşvik edilmesi gerektiğini savunan Yamanyılmaz, kalıcı çözümler üretilmesini istedi.
“İthalat kapısı açılınca sektör rahatlıyor ancak bu geçici olduğu için kısa süre sonra piyasalar eski sıkıntılı haline geri dönüyor” dedi. Yamanyılmaz, hayvancılığın geliştirilerek, üreticilerin teşvik edilmesi ve iç pazardaki üretimin artırılmasına yönelik uygulamaların hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Yamanyılmaz, “20 yıl önceki ihracatçı potansiyelimizi tekrar kazanmak istiyoruz. Sektör geçici değil kalıcı çözümlere ihtiyaç duyuyor” dedi.
Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır da hem Antalya hem de ülke için çok önemli olan tarımın bazı kesimler tarafından itibarsızlaştırıldığını ve ”günah keçisi” olarak görüldüğünü belirterek, “Acilen söylem ve eylemlerimizle bu itibarsızlaştırma ikliminden tarımı kurtarmaya yoğunlaşmalıyız. Sayın Bakandan bu konudaki en önemli beklentimiz ise kamu otoritesi olarak devletin yetkin bir Düzenleme, İzleme, Denetleme ve İyileştirme (DİDİ) politikasını hayata geçirmesidir. Daha öncede ifade ettiğim gibi tarımda seferberlik ilan edilmelidir” dedi.
Antalya’da buğday rekoltesinin geçen yıla göre yüzde 20 daha iyi durumda olduğunu ifade eden Çandır, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) buğday alım fiyatlarını geç açıklanmasının gerek üreticiyi gerekse tüccarı zor durumda bıraktığına dikkat çekti. Son dönemde yapılan canlı hayvan ve et ithalatı ile ancak et fiyatlarının yükselmesinin geçici süreyle engellendiğini savunan Çandır, “Sorunun temelden çözümü içinse; süt fiyatının artırılması, girdi maliyetlerinin ise aşağı çekilmesi gerekiyor” diye konuştu.(Dünya)
hasatdergisi.com