Başak Nur GÖKÇAM
Marmara Denizi’nde oksijen seviyelerinin en düşük noktalara geldiği kritik döneme girildi.
‘Dünya bizim gelecek bizim’ yaklaşımıyla, İş Bankası tarafından bilimsel çalışmalara destek olmak amacıyla Aralık 2022’de ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nün kullanımına sunulan “Deniz Kâşifi” adlı insansız su altı planörü, Marmara ve Akdeniz’deki keşifleri sonrasında tekrar Marmara Denizi derinliklerine bırakıldı.
Deniz Kaşifi, “Marmara ve Akdeniz’deki araştırmalarının ardından oksijen seviyelerinin en aza indiği kritik dönemde rotasını tekrar Marmara Denizi’ne çevirdi. Marmara’da yapılacak çalışma ile müsilaja yönelik riskler ilk defa detaylı bir şekilde araştırılacak ve kapsamlı bir veri seti ortaya konulacak.
Toplumsal bilincin oluşması şart
Projeye ilişkin konuşan İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı ve Sürdürülebilirlik Lideri Gamze Yalçın, sürdürülebilirliği ilke edinmiş bir banka olarak denizlerin ve doğanın bu durumuna kayıtsız kalmalarının mümkün olmadığını ve deniz kirliliğini herkesin ortak meselesi olarak gördüklerini vurguladı.
Yalçın, “Denizlerin yanında deniz kaynaklarını korumak ve sürdürülebilir kılmak için neler yapılabileceğine dair bilim insanları ve alanında uzman sivil toplum kuruluşlarıyla da iş birliğine gidiyoruz. Bu konuda toplumsal bilincin oluşması, konunun derinlemesine değerlendirilmesi, tespit edilmesi ve çözümü büyük önem taşıyor” dedi.
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının 14’üncüsü olan “Sudaki Yaşam” ile okyanusları, denizleri ve deniz kaynaklarını korumanın ve sürdürülebilir kullanmanın hedeflendiğine dikkat çeken Yalçın, bu amaca yönelik bilimsel bilginin artırılmasının ve araştırma kapasitesinin geliştirilmesinin kritik öneme sahip olduğunu belirtti.
“Deniz Kâşifi” projesinin tam olarak bu amaca hizmet ettiğinin altını çizen Yalçın, “ODTÜ ile yaptığımız iş birliğiyle bilimsel araştırmaların kapsamının genişletilmesini hedefliyoruz.
Deniz Kâşifi, iklim değişikliğinin denizlerdeki olumsuz etkileri başta olmak üzere yüksek veri ihtiyacı duyulan sorunların tespiti, takibi, çözüm önerileri geliştirilmesi ve gerekli tedbirlerin alınabilmesi için veri topluyor. Bu veriler, Marmara’da yaşanan müsilaj gibi felaketlerin ve kirliliğin önlenmesinin yanı sıra deniz ekosisteminin sürdürülebilirliğine yönelik bilimsel çalışmalara katkı sunması açısından da büyük önem taşıyor” diye konuştu.
Karadeniz’e de açılacağız
ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu da, ülkemiz karasularında yapılacak deniz araştırmalarını bir adım ileriye taşıyacak Deniz Kâşifi’nin diğer gözlem sistemlerinden, yüksek mekânsal çözünürlüklü veri toplaması, uzun süreli çalışmalar gerçekleştirebilmesi, sürekli insan müdahalesine ihtiyaç duymadan otonom operasyonlar yapabilmesi, gerçek zamanlı veri iletimi ve minimum çevresel etkisi olması ile ayrıştığının altını çizdi ve ekledi: “Çözüm sunmadan önce, deniz ekosisteminin doğru anlaşılması gerek.
Doğru anlamadığımız bir sistemi doğru yönetmemiz mümkün değil.” “Deniz Kâşifi sürdürdüğümüz deniz araştırmalarına tamamlayıcı yapıda bir cihaz” diyen Salihoğlu şöyle devam etti: “Bu cihaz ile gerçekleştirdiğimiz Marmara ve Akdeniz çalışmalarının yanı sıra, önümüzdeki dönemde Karadeniz’de de çalışmalar yapmayı planlıyoruz.
Açık denizde gerçekleştirdiğimiz çalışmaları ve sabit veri alan gözlem sistemlerinin tamamlayıcısı olan Deniz Kâşifi gibi otonom cihazların ve diğer gözlem sistemlerinin sayılarının denizlerimizde artması çok önemli. Bu sistemler aracılığıyla yapılan gözlemler sayesinde başta iklim değişikliği ve kirlilik olmak üzere denizlerimiz üzerindeki baskıların etkilerini daha net anlayabilecek ve bu baskılara yönelik çözümler geliştirebileceğiz.”
Otonom cihazla yapılan en uzun çalışma
Deniz Kâşifi’nin Akdeniz çalışmasına ilişkin de bilgi veren Salihoğlu, “600 km uzunluğundaki bir hat boyunca yüzeyden 500 metre aşağıya süzülerek inip çıkan gliderin, konvansiyonel yöntemle yapılması çok uzun sürecek 500 düşey profile karşılık gelecek şekilde ölçümler gerçekleşti. Bu araştırma, Türkiye denizlerinde otonom bir cihazla yapılan en uzun robotik oşinografik çalışma oldu” şeklinde konuştu.
Marmara için umut her zaman var
Deniz Kâşifi’nin Marmara Denizi çalışmasının iki aşamalı planlandığı bilgisini veren Barış Salihoğlu “Cihaz, ilk aşamada sabit bir ölçüm istasyonu gibi kullanılarak aynı noktada 900 metre derinliğe daldı ve İstanbul Boğazı’ndan çıkan jet akıntısının etkisi 24 saat boyunca gözlendi. Bu sayede ilk defa Boğaz jetinin etkisi yerinde ve gerçek zamanlı olarak ölçülebildi.
İkinci aşamada ise Doğu-Batı uzanımlı 76 km uzunluğunda bir hat boyunca ölçümler yapıldı. Hat boyunca, Marmara Denizi’ne özel iki tabakalı sistemde, tabakalar arası etkileşimi yüksek çözünürlükte belirlemek için yüzey ile 50 metre derinlik arasında veri toplandı. Bu ölçümler, kış koşullarında bile birçok alanın oksijen yönünden fakir olduğunu gösterdi. Fakat bilincin artması ve eksik bilgilerin tamamlanması ile sorunlar giderilebilir. Marmara için umut her zaman var” dedi.