Milli Gazete’den Sadettin İnan’ın haberine göre, Milli Gazete’nin ortaya çıkardığı ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi tarafından da belgelenen hayvancılık cinayetiyle ilgili Tarım Kredi Kooperatifleri gazetemize iki ayrı ihtarname gönderirken, gönderilen ihtarnamelerde kamuoyunu yanıltıcı beyanlarda bulunulması dikkat çekti. Çiftçi kaynaklarını heba edenlerden bırakın hesap sormak yerine skandalın üstünün örtülmeye çalışılması, Türkiye’de çiftçinin ne kadar sahipsiz olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Tarım Kredi Kooperatiflerinin iştiraki olan Tareks Hayvancılıktaki yönetim zafiyeti ve sonrasında yaşanan brusella skandalına yönelik yaptığımız haberlere Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından iki ayrı ihtarname gönderildi. Noter üzerinden gönderilen ihtarnamelerde, çiftçi kuruluşunda yaşanan brusella skandalıyla ilgili gerçek bilgilerin verilmemesi dikkat çekti.
14 Ekim ve 9 Kasım tarihlerinde noter üzerinden Milli Gazete’ye gönderilen ihtarnamelerde, Kırklareli-Lüleburgaz’da yüzde 50 kar ortaklığı ile kiralanan ve bu çiftlikteki üretimi artırmak için hem yurt dışından ithal edilen hem de Yozgat-Boğazlıyan’dan nakledilen anaç hayvanların apar topar tamamen boşaltılarak, hepsinin Boğazlıyan’daki çiftliğe neden nakledildiği ile ilgili olarak hiçbir bilgi verilmezken, sadece Boğazlıyan’da hastalığın tespitinden sonraki süreçle ilgili bilgiler verilerek kamuoyu yanıltılmaya çalışıldı.
İhtarnamelerde, “Sürüde bruselloz taşıdığından şüphe edilen hayvanların tespiti üzerine ‘bruselloz ile mücadele yönetmeliği’ gereğince Boğazlıyan Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğüne bilgi verilmiş ve ilgili müdürlük tarafından resmi incelemeler başlatılmıştır” denilirken, hayvan nakillerinden sonraki süreçle ilgili bir takım bilgiler verildi.
Ancak yaşanan skandalda, asıl sorgulanması gereken hayvan nakillerinden sonraki süreç değil öncesinde yaşanan süreç. Fakat bu konuyla ilgili hiçbir bilgi verilmeyerek, hayvan cinayetinin işletmede çıkmış normal bir hayvan hastalığıymış gibi gösterilmeye çalışılması, Tarım Kredi Kooperatifleri yönetiminin buradaki niyetini de gözler önüne seriyor.
Şöyle ki; Kırklareli-Lüleburgaz’da yüzde 50 kar ortaklığı ile kiralanan ve üretimi artırmak için hayvan sayısını artırdıkları çiftlik, şirket yönetiminin ani bir kararıyla tamamen boşaltılıyor. İki ay öncesinden Boğazlıyan’dan nakledilen 634 anaç hayvanın da aralarında bulunduğu toplam 1680 anaç hayvan Lüleburgaz’dan Boğazlıyan’a naklediliyor. Hayvanlar nakledildikten 3 gün sonra Boğazlıyan Tarım ve Orman İl Müdürlüğüne brusella ihbarında bulunuluyor ve 6 ay gibi kısa bir sürede 2307 anaç hayvan bruselladan dolayı zorunlu kesime gidiyor.
İşte Tarım Kredi Kooperatifleri yönetimi, skandalla ilgili olarak asıl sorgulanması gereken bu konuları kamuoyundan kaçırmak istiyor. Bunun da maksatlı bir şekilde yapılması dikkat çekiyor. Çünkü yaptığımız haberler özellikle bu konular üzerine olmasına rağmen, nedense bu konularla ilgili ihtarnamelerde hiçbir bilgi verilmediği gibi bu konular CİMER’den de kaçırıldı.
Burada sorulması gereken, üretimi artırmak için çiftlikteki hayvan sayısının artırıldığı Lüleburgaz’daki çiftlik neden ani bir kararla boşaltıldı? 2 ay öncesinden Boğazlıyan’dan Lüleburgaz’a nakledilen hayvanlar neden ani bir kararla tekrar Boğazlıyan’a nakledildi? Hayvanlar Boğazlıyan’a nakledilirken neden Tarım ve Orman İlçe müdürlüğüne haber verilmedi? Brusella hastalığı üç gün içinde belirti vermeyeceğine göre hayvanların naklinden 3 gün sonra neden hastalık ihbarında bulunuldu?
Yaşanan bütün bu gelişmeler, yani Lüleburgaz’daki çiftliğin tamamen boşaltılması ve hayvanların naklinden 3 gün sonra brusella ihbarında bulunulması söz konusu bu hayvanların hastalığı bilindiği halde taşındığını ve bu taşıma işinin de Lüleburgaz’daki çiftliğin hastalık ihbarında bulunularak karantina altına alınmaması için yapıldığını teyit ediyor.
Yine ihtarnamede, haberlerimizde iddia edilenin aksine, enfekte hayvanların Bayramdere’den Boğazlıyan’daki çiftliğe nakledilmediği iddia edildi. Burada da Tarım Kredi Kooperatifleri yönetiminin kamuoyunu bilinçli bir şekilde yanıltmaya çalıştığı görülüyor. Çünkü Tarım ve Orman Bakanlığı’nın CİMER’e verdiği bilgilerden anlaşılacağı üzere brusella hastalığı Kırklareli’nden 1680 anaç hayvanın Boğazlıyan’a naklinden sonra çıkıyor. Onun öncesinde hayvanlardan alınan kan örneklerinin negatif olduğu ve çiftliğin ariliğinin devam ettiği açıkça beyan ediliyor.
Diğer yandan Tarım Kredi Kooperatiflerinin gönderdiği ihtarnamede, Boğazlıyan’da hastalığın tespiti üzerine tedbirlerin alındığı ve hastalığın yayılmasının önlendiği iddia edildi. Ancak bu açıklamada diğer açıklamalar gibi yaşanan skandalın üstünü karartmaktan başka bir anlam taşımıyor. Çünkü hastalıktan ari çiftlikte hayvanların naklinden sonra brusella hastalığı çıkıyor ve 6 ay gibi kısa bir sürede 2307 hayvan söz konusu bu hastalıktan dolayı zorunlu kesime gönderiliyor. Geriye 12 aylığın üstünde sadece 400 civarı hayvan kalıyor. Görüleceği üzere işletmede neredeyse bu hastalığın bulaşmadığı hayvan kalmamış iken gerekli tedbirlerin alınarak hastalığının yayılımının önlendiğinin iddia edilmesi, yöneticilerin bu açıklamada ne kadar samimi olduklarını ortaya koyuyor.
Yine ihtarnamede de dikkat çeken bir konu ise brusella hastalığından dolayı kestirilen hayvanların bedellerinin ‘Hayvan Hastalıklarında Tazminat Yönetmeliği’ kapsamında Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ilgili şirkete ödeneceği belirtilerek, burada Tareks Hayvancılık’ın bir zarara uğramadığı anlatılmaya çalışılmış. Ancak bu konuda da bir gizleme yapılarak Tareks Hayvancılığın, 2307 hayvandan dolayı uğradığı 12 milyon liraya yakın zararın üstü örtülmeye çalışıldı.
Çünkü damızlık bir hayvanın bruselladan dolayı kesilmesi, son model bir otomobilin demir fiyatına hurdacıya satılması anlamına geliyor. ‘Hayvan Hastalıkları Tazminat Yönetmeliği’ kapsamında Tareks Hayvancılık’a damızlık hayvanların gerçek bedeli üzerinden değil et bedeli üzerinden bir ödeme yapılacak. Bu da ortalama 15 bin lira değerindeki bir hayvan başına ortalama 10 bin lira civarında bir ödeme yapılacağını, şirketin ise hayvan başına ortalama 5 bin lira zarar edeceğini gösteriyor. 5 bin lira zararın ise 2307 hayvanla çarpılması durumunda Tareks Hayvancılık’ın yönetim zafiyetinden dolayı yaklaşık 12 milyon lira zarar ettiğini gösteriyor. Bu durum Tarım Kredi yönetimi tarafından da bilinmesine rağmen, böyle bir savunmada bulunulması, kamuoyunun nasıl yanıltılmaya çalıştığını gösteriyor.
Gelinen noktada, Tarım ve Orman Bakanlığının çiftçinin haklarını korumak için brusella skandalıyla ilgili olarak Tarım Kredi Kooperatiflerinde bir inceleme başlatmaması da manidar bir durum. Çiftçinin hak ve menfaatini korumakla görevli olan Tarım Bakanlığının bile bu konuda duyarsız kalması, Türkiye’de çiftçinin ne kadar sahipsiz olduğunu gösteriyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın çiftçi kuruluşu olan Tarım Kredi Kooperatiflerinde denetim görevi bulunmasına rağmen hem hastalıklı hayvanların Kırklareli’nden Yozgat’a taşınması hem de hastalığın bu kadar kısa bir sürede yayılarak binlerce anaç hayvanın kesimine neden olunmasından dolayı ülkenin ve kurumun uğrağı zararla ilgili bir inceleme başlatmaması gerekirken, maalesef böyle bir inceleme bugüne kadar başlatılmadı. Bundan sonraki süreçte de böyle bir incelemenin başlatılması mümkün görünmezken, yönetim zafiyetinden dolayı çiftçi kuruluşunda yaşanan hayvancılık cinayeti de çiftçinin sahipsizliğinden dolayı kapanıp gidecek.