CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türk Demokrasi Vakfı’nın Şişli’deki bir otelde düzenlediği Demokrasi Şurası’nda, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu “Elinde bir fenerle, adalet arayan büyükşehir belediye başkanımız” diyerek selamladı.
Adaletin gerçekleşmesi için mücadele ettiklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, geçmişte milletvekilleri Enis Berberoğlu, Eren Erdem, Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ın hapiste kalmasını, şimdi ise partisinin İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargılanmasını adaletsizliğe örnek olarak gösterdi.
İmamoğlu’nun siyaseten devre dışı bırakılma arayışından dolayı yargılandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, kendisinin de bir şehit cenazesinde, bütün devlet protokolü önünde uzun süre linç girişimiyle karşı karşıya kaldığını hatırlattı.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’de adalete erişimin bir açlık, tokluk, insan hakları ve ekonomik mesele haline geldiğini söyleyerek, şu ifadeleri kullandı:
“Bir yanda hücrelerde tutulan siyasilerimiz var, bir yanda halkın seçtiği belediye başkanlarını görevden alma çabası var. Yine halkın seçtiği belediye başkanlarını görevden alıp, yerine kayyum atananlar var. Öte yandan aç çocuklar, evsiz barksız insanlar, ödenemeyen kiralar, alınamayan etler, sütler, dolmayan beslenme çantaları var. Bu büyük sorunlar karşısında seslerini hiç çıkaramayan yığınlar var. Öyle bir noktaya geldik ki sorun artık bir parti sorunu olmaktan çıkmış. Sorun artık bir Türkiye sorunudur ve bizi, altı lideri bir araya getiren de sorunun Türkiye sorunu boyutuna ulaşmasıdır” diye konuştu.
Adaletin bir demokrasi meselesi olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, “Bu ülkede yaşayan herkesin kimliği, inancı ne olursa olsun, kadının, erkeğin, başı açığın, başı kapalının, ailenin, bekarın, yani herkesin ama herkesin barış ve huzur içinde yaşadığı bir ülke hayal ediyorum” dedi.
“Çetelerin, kirli sermayenin devlete 418 milyar dolar borcu var. O kirli paraların tamamını tahsil edeceğiz”
Kılıçdaroğlu, demokrasinin sadece insan hakları olmadığını, eşit fırsatlarla gerçekleşebileceğini dile getirerek, Türkiye’de eşitliğin olmadığını, orta sınıfın yok edildiğini ileri sürdü.
Dünyanın bütün demokratlarının birleşmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye’de demokrasinin en büyük sorunlarından biri de beşli çetelerdir. Beşli çete dememe bakmayın. Bunların sayıları beşten çok daha fazla. Çetelerin, kirli sermayenin devlete 418 milyar dolar borcu var. O kirli paraların tamamını tahsil edeceğiz. O parayla devleti ve demokratik kurumları onaracağız. Bazılarını yeniden inşa edeceğiz. Bugün size adil bir toplum inşa etmenin kolay olduğunu söylemeyeceğim. Zor olacak ama başaracağız. Önemli olan zaten zoru başarmaktır. Bugün bu iddialarla ne yazık ki taban tabana zıt olan, ülkemizin en karanlık anlarını yaşıyoruz. Geçmiş daha mı parlaktı, değil.
Demokrasi hep hor görüldü. Demokrasi o zaman postalların altında ezildi, bugün kirli sermayenin altında eziliyor. Menderes, Zorlu ve Polatkan’ı idam ettiler. Seviniyordu o zaman birileri. Bugün de başka zalimler seviniyor. Ama biz demokratlar hiç bitmedik, hiç azalmadık. Şimdi yapmamız gereken son bir şey kaldı, o da helalleşmek ve artık bu ülkenin bedel ödemesini bitirmektir asıl hedefimiz. Bu kavgayı biz bitireceğiz. Unutmamak lazım ki bu bir yüz metre koşusu değildir, bu bir maraton ve biz altı lider bu maratonun son metrelerini koşuyoruz. Bizi hiç kimse durduramayacak. Değişimi birlikte getireceğiz, birlikte hayata geçireceğiz.”
“İyi ki birbirimize benzemiyoruz”
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da bugün dünyada büyük bir değişim yaşandığını belirterek, herkesin bu değişimi doğru okuması ve Türkiye’yi bu değişim içinde doğru yerde konumlandırması gerektiğini söyledi.
Davutoğlu, 2023 seçimlerinin sadece bir iktidar değişimi, sadece bir seçim olarak görülmemesi gerektiğini vurguladı.
İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin Ekrem İmamoğlu hakkındaki kararına değinen Davutoğlu, korku iklimi oluşturulmaya çalışıldığını ancak korkmadıklarını dile getirdi.
Millet İttifakı’na “6 benzemez” denildiğini hatırlatan Davutoğlu, “İyi ki birbirimize benzemiyoruz. Herkesin birbirine benzediği rejimin tek adı vardır; otokrasidir. Demokrasi birbirine benzemeyenlerin oturup konuşabildiği birleşimdir” dedi.
Davutoğlu, sadece İmamoğlu’nun değil, kayyum atanan birçok ilin belediye başkanlarının da siyaset yapmalarının engellendiğini savunurken, Kılıçdaroğlu’nun son dönemde başörtüsüne özgürlüğün yasal teminat altına alınması bağlamında yaptığı çağrıyı ise çok anlamlı bulduğunu vurguladı.
Ahmet Davutoğlu, “Gelecek sene bu vakitler Türkiye’de, demokraside neyin eksik olduğu değil, nasıl büyük bir demokratik devrim gerçekleştirildiğini konuşuyor olacağız.” ifadesini kullandı.
“Korkusuzca yaşama hürriyetimizi teminat altına alacağız”
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal da dünyanın hızla değiştiği bir zaman diliminde bulunulduğunu belirterek, Türkiye’nin son yirmi yıllık dönemini bir fetret dönemi olarak niteledi.
Altılı masa etrafında birlikte irade koyan siyasal partiler olarak bazı vazifeleri olduğunu dile getiren Uysal, “Bu vazifede korkusuzca yaşama hürriyetimizi teminat altına alacağız. Herkesin eşit fırsatlara sahip olduğu bir Türkiye’yi ortaya çıkarmak, herkes için ortak bir yaşam alanını inşa etmektir. Türkiye’nin buradan dönüşü yoktur” dedi.
İmamoğlu hakkındaki mahkumiyet kararını eleştiren Uysal, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iki tane çökmüş ülkeye komşu olarak Irak ve Suriye aynasından bile baksa, bütün ağır aksak işleyen varlığıyla beraber her birimize sunduğu hukukun, fırsat eşitliğinin, güvenliğin, refahın kıymetini hepimiz bilmek durumundayız. Ama bir hatırlatmayı yapmak isterim. Bu imkanların, bu kaynakların kıymetini hepimizden daha fazla, iktidarlarının varlık sebebi olan ve her imkanından, her tür imtiyazından yararlanan bugünkü iktidar sahiplerinin bilmesi icap eder. Buradan ben bu demokrasi şurasının topyekun ülkemiz adına demokratik bir idrak tazelemesine vesile olmasını temenni ediyorum.” diye konuştu.
“Yanlış hesabın Bağdat’tan dönmesi temel beklentimiz”
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kaya da mahkemenin İmamoğlu hakkındaki kararına tepki göstererek, şunları kaydetti:
“Milletin iradesine ipotek koymaya yeltenen her girişim, demokrasinin önüne çekilen bir settir. Bu karar en başta ona oy veren İstanbulluların iradesine bir saygısızlıktır. Verilen bu karar, devlet gücünü arkasına almış hiçbir kural ve sınır tanımayan ve bu süreç sona erdiğinde, tıpkı olağanüstü dönemlerin antidemokratik uygulamalarını hayata geçirenlerin yaptıkları ve bir zamanlar karşısında olduklarını iddia ettikleri vesayet odaklarının utanç duyulan kararları gibi kara bir leke olarak kalacaktır. Kamu vicdanında derin yaralar açan her yanlış ve haksız karar, ülkemizin demokratikleşmesini ve normalleşmesini geciktirmektedir. Bu noktada yanlış hesabın Bağdat’tan dönmesi temel beklentimizdir.”
“Bunlar Türkiye’de çok hayırlı gelişmelere vesile olacak”
İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu ise İmamoğlu ile ilgili verilen mahkeme kararını, milletin iradesiyle reddettiklerini söyledi.
İmamoğlu’na ilişkin bu kararın millet, hukuk ve siyaset adına üzücü olduğunu kaydeden Tatlıoğlu, “Bunlar Türkiye’de çok hayırlı gelişmelere vesile olacaktır. Saraçhane iradesi milletin iradesidir. İnşallah Türkiye iyi olacak, inşallah Türkiye güzel olacak” dedi.
Programın açılış konuşmasını yapan Türk Demokrasi Vakfı (TDV) Genel Başkanı Salih Uzun, altılı masaya demokrasi penceresinden bakıldığında altı benzemezin bir araya gelmesinin takdir edilmesi gerektiğini belirterek, bu parti liderlerinin seçim kazanmanın yanı sıra, demokrasinin geleceği kaygısıyla bir araya geldiğini düşündüğünü ifade etti.
TDV İstanbul Temsilcisi Gözde Dizar da bu yıl ilki düzenlenen Demokrasi Şurası’nın, her yıl aralık ayında gerçekleşeceğini kaydetti.