Son yıllarda kurumsal dünyada çeşitliliğin ve eşitliğin önemi giderek artarken danışmanlık ve eğitim firmalarından Remed Etikhat, 2023 1. Yarıyıl Kurumsal Etik Trendleri Raporu’nu kamuoyuyla paylaştı. Raporda yer alan veriler, çalışanların ayrımcılık ve haksız uygulamalardan memnuniyetsizliklerini gözler önüne seriyor.
Remed Etikhat’ın raporu, yıl boyunca perakende, üretim, hızlı tüketim, hizmet sektörleri ve grup şirketlerinde faaliyet gösteren kurumların paydaşları tarafından iletilen bildirimlerin analizleriyle hazırlanıyor. Raporda en dikkat çeken başlıklardan biri, çalışanların ayrımcılıkla ilgili şikayetleri oldu. 2023 yılının ilk yarısında yapılan bildirimlerin yüzde 16,9’u ayrımcılık konusunu içerirken, bu durum en çok bildirilen konu başlığı olarak öne çıktı.
Ayrımcılığı takip eden ikinci sırada ise yüzde 13,4 ile çalışma saatleri ve izin haklarıyla ilgili haksız uygulamalar yer aldı. Raporun diğer bir önemli noktası ise çalışanların yüzde 9,6’sının hakaret ve küçük düşürücü davranışlarla karşılaşmasından dolayı memnuniyetsizliklerini dile getirmesi oldu. Farklı konulardan yapılan şikayetlerin oranı ise yüzde 60,1 ile oldukça yüksek seviyede dikkat çekiyor.
En çok şikayet perakende sektöründen
Rapora göre, en fazla bildirimin perakende sektöründen geldiği görüldü. Yüzde 63,9’luk oranla perakende sektörü en çok şikayet edilen sektör oldu. İkinci sırada yüzde 12,3 ile grup şirketleri yer alırken, en az bildirimin yüzde 3,9 ile hizmet sektörü çalışanları tarafından yapıldığı kaydedildi.
Şirket içi suistimallerin faturası 3,6 milyar dolar
Şirketlerde çalışanların memnuniyetsizliğinin devam etmesinin ve doğru bir eleman tercihi yapılmamasının bütün olarak insan kaynakları sisteminin ve departmanlarının performansını olumsuz yönde etkileyeceğini ifade eden Remed Etikhat Satış ve Satış Sonrası Hizmetler Müdürü Begüm Akçal, çalışan memnuniyetinin sağlanması ve buna paralel olarak yaşanabilecek suistimallerin önüne geçilebilmesi için doğru bir insan kaynakları politikası izlenmesinin önemine vurgu yapıyor ve şunları söylüyor: “Şirket içinde yapılan suistimaller, şirket sahiplerinin, yöneticilerinin, hissedarların ve yatırımcıların en büyük problemleri arasında geliyor.
Uluslararası Suistimal İnceleme Uzmanları Derneği ACFE’nin 2022 yılında yapmış olduğu çalışmadan 133 ülkeden toplanan şirket içi suistimal vakalarının yarattığı toplam zarar 3,6 milyar dolar. Rakama baktığımızda bu önemli bir kayıp olarak dikkat çekiyor. Biz çalışmalarımızı yaparken sadece çalışanlar açısından bakmıyoruz.
Şirket içerisinde çalışanlar için doğru politikalar uygulamanın yanı sıra bağımsız bir kuruluştan etik süreç danışmanlığı almanın, şirket içi suistimallerin önüne geçmesi noktasında yararlı olduğunu görüyoruz. İş ve davranış kurallarını içeren etik kodun oluşturulması ve uygulanması sadece insan kaynakları departmanlarını ilgilendiren bir konu değil. Bu sistemin verimli ve çok yönlü çalışması için uyum, hukuk, kurumsal iletişim ve idari departmanların sürece katkıda bulunması gerekiyor. Gelen bildirimlerin yarısından fazlası şirket çalışanlarının verdiği ihbarlardan oluşuyor.
Çalışanların şirketlerinden memnuniyetsizlikleri, şirket içinde yaşanan etik dışı durumlarda tespit ettiğimiz vakaların yarısı şirket içi kontrol mekanizmalarının eksik olmasından kaynaklanıyor. Şirket içinde etik bir çalışma sistemini oluşturmadığınız taktirde bu marka ve itibar yönetimini olumsuz yönde etkileyecektir.”
Kapsayıcı ve eşitlikçi yaklaşım iş çevikliğini artırıyor
Günümüzün iş dünyasında ve toplumda daha adil, çeşitli ve kucaklayıcı bir ortam yaratma çabaları, Diversity, Equity, and Inclusion (DEİ) yani Çeşitlilik, Eşitlik ve Dahil Edicilik kavramları etrafında yoğunlaşıyor. Toplumun tüm kesimlerinin eşit fırsatlara ve adil bir ortama erişimine vurgu yapan DEİ iş dünyasında rekabetçi bir avantaj olarak da dikkat çekiyor.
Özüne insanı alması nedeniyle çeviklikle ortak noktada buluşan DEI’nin bir iş önceliği olması gerekiyor. Çalışan bağlılığı, finansal performans, pozitif işveren markası olmak gibi olumlu gelişmeler sağlayan bu anlayışın tüm yönleriyle iş akışına entegre edilmesi ideal hale geliyor. TesterYou kurucusu Barış Sarıalioğlu, “Artık sadece çevikliği benimsemek yeterli değil. Çevik dönüşüm yolculuğunda başarı arayan kuruluşların kapsayıcı ve eşitlikçi bir bakış açısını vizyon edinmesi gerekiyor’’ açıklamasında bulunuyor.
Çevik yazılım geliştirmenin iş dünyasında ortaya çıkması, kurum kültürü üzerinde birtakım yenilenmelere yol açıyor. Kurumlar, çevikliğin yanı sıra çalışan ve müşteri memnuniyeti, iş performansının artması gibi konulara daha çok ihtiyaç duyuyor. Sarıalioğlu, “Tüm bu ihtiyaçları karşılayan DEI’nin iş önceliği olması gerekiyor. Çevik dönüşüm yolculuğunda DEI yaklaşımını vizyon edinen kurumların, gözle görülür bir başarıya ulaşacaklarını düşünüyorum” diyor.