Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde “108. Dönem Kaymakamlık Kursu Kura Töreni”nde yaptığı konuşmada, “Yabancı düşmanlığı gibi faşist lümpenliğin toplumda yayılmasına izin vermeyeceğimiz gibi hudutlarımızın güvenliğini ve ülke içindeki kontrolleri etkinleştirerek yasa dışı göçle ilgili sorunları da çözeceğiz. İnsani sebeplerle ülkemize kabul ettiğimiz sığınmacıların, gönüllü, güvenli ve onurlu şekilde evlerine dönmeleri için yoğun çaba harcıyoruz. Katar’ın finans desteğiyle başlattığımız konut projelerimiz tamamlandıkça, şimdilik 600 bin civarında olan geri dönenlerin sayısı inanıyorum ki daha da artacaktır. Burada çizgimiz ve duruşumuz bellidir. Ne kaçak göçmene müsaade ederiz ne de fitne tacirlerine izin veririz. Nasıl tarih boyunca vicdani duruşumuzla insanlığa örnek olmuşsak, geri dönüşler konusunda da yine örnek bir tavır sergileyeceğiz. Sizlerden de görev bölgenizde hem bu tür hadiseler hem de insanlarımızı birbirine düşürmeye yönelik tuzaklara karşı uyanık olmanızı beklediğimi özellikle belirtmek istiyorum” diye konuştu.
“Fitne ateşi yakılmak isteniyor”
Sön dönemde özellikle sosyal medya mecralarından körüklenen, milleti karamsarlığa sürüklemeye yönelik çabaların bunun örneklerinden olduğunu belirten Erdoğan, “Çoğu yalan ve manipülasyon ürünü olan görüntüler üzerinden bir fitne ateşi yakılmak isteniyor. Yurt dışındaki firari FETÖ’cüler ve PKK’lılar başta olmak üzere ülkemizin düşmanı olan çevrelerin başını çekip, alevlendirdiği bu fitne girişimlerine maalesef içerdeki kimi siyasiler de destek veriyor.” dedi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “FETÖ’cülerin ve PKK’lıların kukla gibi oynattığı bu şahıslar, bilerek veya bilmeyerek ülke ve millet düşmanlarının değirmenine su taşıyor. Yıllardır Avrupa’daki gurbetçilerimize reva görülen aşağılayıcı söylem ve tavırları ülkemize de sirayet ettirmeye çalışıyorlar. Sokakta, otobüste, okulda, üniversitede, çarşıda, pazarda hayatını sürdüren insanları tahkir ve tahrik eden hatta işi fiziki saldırıya kadar götüren bazı kendini bilmezlerin olduğunu görüyoruz. Oysa ne Türkiye böyle bir devlettir ne de milletimiz böyle bir millettir. Bizim milletimiz, yüreği Anadolu coğrafyası kadar geniş bir millettir. Bu millet, bırakın kendi insanına veya misafirlerine hor gözle bakmayı, tüm dünyada hoşgörüsüyle, alicenaplığıyla, gönlünü açmasıyla maruf, necip bir millettir.”
“Milletimizin bekasına yönelik her bir tehdidin üzerine titizlikle gideceğiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk tarihinin hiçbir döneminde sömürgecilik lekesi, ırkçılık ve faşizm ayıbının olmadığını belirterek, milleti, köken, mezhep, meşrep, ideoloji ve benzeri ayrımlarla birbirine düşürme çabalarının da daima boşa çıktığını vurguladı. “Bizim mazimizde sadece Balkanlar’dan Kafkaslar’a, Irak’tan Suriye’ye kadar kimin başı dara düşmüşse, hiçbir ayrım yapmadan herkese kucak açma vardır. Bizim mazimizde sadece farklı olanı hoş görme, ihtiyacı olana el uzatma, Yunus’un deyimiyle ‘derdi olanın dinmeyen ahına kulak verme, gönüller yapma geleneği’ vardır.” ifadelerini kullanan Erdoğan, bu hasletlerin örselenmesine kesinlikle izin vermeyeceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Terör örgütlerinin ve kimi siyasetçilerin kışkırtmalarından, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı zehrine kadar sosyal dokumuzu tahrip eden sinsi oyunların kök salmasına kesinlikle müsaade edemeyiz. Sosyal medyada örgütlenen üç beş şarlatanın milletimizi birbirine düşürerek ülkemizi yangın yerine çevirme çabalarını bunların başlarına çalacağız. Bu tür girişimlere, devletimizden önce şefkati, merhameti, vakarı ve hoşgörüsüyle bilinen aziz milletimizin rıza göstermeyeceğine inanıyorum. Biz de devlet olarak hukukun dışına çıkanlara karşı gereken her türlü tedbiri alarak bu fitne ateşini daha fazla büyütmeden söndüreceğiz. Tüm bunları söylerken, küresel akımların ve bunların yol açtığı sorunların ülkemize yansımalarını asla göz ardı etmiyoruz. Bu sorunların her biriyle mücadelemizi hukuk çerçevesinde sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. İnsanımızın hak ve özgürlüklerine, milletimizin bekasına yönelik her tehdidin üzerine titizlikle gideceğiz.”