BORSA-FİNANS
İş Bankası’nın 99. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla açıklamalarda bulunan İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, makroekonomi ve finans sektörünün gidişatı, Merkez Bankası kararları, parasal sıkılaşma politikaları, ticari kredilerin yönü, OVP ve şirketlerin verimlilik sorunu gibi konulara değindi. Aran, yaptığı açıklamada, şu anda birbirini besler nitelikteki hem yurt içi hem yurt dışındaki kırılganlıkların çok ciddiye alınması gerektiğini, bunların yarattığı risklerin çok önemli boyutlara ulaştığını söyledi.
Bankacılık sektöründe kredi piyasasına dair görüşlerini ileten Aran, finansmana erişim probleminin önümüzdeki dönemde özellikle üretimi ve ihracatı artıracak seçici alanlarda ortadan kalkmasını beklediğini aktardı. Bankalarda ticari kredi iştahının arttığını, özellikle son bir aydır hareketlenme başladığını da ifade eden Aran, ikinci yarıyılın çok daha dengeli, gerçekten ticari kredi büyümesinin olduğu, ihracatın ve özellikle ticaretin işletme sermayesinin finansmanında bankaların daha fazla kredi verdiği bir dönem olacağını ifade etti.
Ekonomi yönetimine destek olmak gerekiyor
Kovid-19 salgını, Rusya-Ukrayna savaşı ve Çin’in dünya ekonomisi üzerindeki etkisinin arz-talep konusunda ciddi bir dengesizliğe neden olduğuna işaret eden Aran, “IMF’nin önümüzdeki 5 yıllık büyüme tahmini yüzde 3. Küresel olarak büyüme yüzde 3 olacaksa bu, tarihi en düşük seviyeye işaret ediyor. Eğer 5 yıl sürerse bu, tüm dünya için aslında büyüyememek, borçları azaltamamak ve sorunlarla yeterince mücadele edememek demek. Eleştirmesi, sorunları söylemesi çok kolay ama çözüm önermesi o kadar kolay değil” dedi.
İş Bankası Genel Müdürü Aran, finans sektörünün bulduğu dış kaynakları getirerek borçları çevirme oranını artırmasının önemine işaret ederek, ithalatı yavaşlatacak ve cari açığın finansmanını sağlayacak yapısal tedbirlerin alınması gerektiğine dikkat çekti. Ekonomi yönetiminin kırılganlıkların farkında olduğunu ifade eden Aran, “Kararlarını, önceliklerini buna göre ayarlamış durumdalar, en iyi şekilde yönetmeye çalışıyorlar. O nedenle bence ekonomi yönetimine bu süreçte destek olmak ve işleri kolaylaştırmak gerekiyor. Kırılganlıklarımız artmış durumda ve sorumluluk almaktan kaçınırsak bunun altında kalırız” diye konuştu.
Sene sonuna kadar denge sağlanacak
Hakan Aran, Türkiye’deki parasal sıkılaşma hakkındaki görüşlerini de paylaşarak, “Bunun kademeli olmasını, bir anda sıkılaşmaya gidilmemesini, piyasadaki dengelerin sağlıklı bir şekilde sağlanması, ani bir duruşa neden olmaması ve kredi riskine yol açmaması adına kıymetli buluyorum. Faiz oranı arttığında kredi maliyeti de epey artacak. Bunun enflasyon beklentilerine paralel bir şekilde yönetilmesi önemli. O nedenle kademeli artışın enflasyon beklentilerinde iyileşme sağlanana kadar ve piyasada faizlerde enflasyona paralel bir denge oluşana kadar devam edeceğini, dengenin de sene sonuna kadar sağlanabileceğini, ocak ayı gibi gelinecek olan seviyelerde enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınmasıyla parasal sıkılaşmanın da artık sonuna gelineceğini düşünüyorum” diye konuştu.
Bankalar ödemesi gereken bedeli ödüyor
İş Bankası Genel Müdürü Aran, makroekonomik tedbirlerin ilgili kurumlarla yakın temas içerisinde ve karşılıklı istişareyle, sektörün görüşü alınarak ulaşılmak istenen hedeflere göre kaldırılmasının, gevşetilmesinin kıymetli olduğunu ifade ederek, şöyle sürdürdü: “Ama bir şeyleri düzeltirken bankalar da elbette bir bedel ödüyor, o bedeli biz de zaten fazlasıyla ödüyoruz. Merkez Bankası’nın getirdiği makroihtiyati tedbirler nedeniyle tesis ettiğimiz menkul kıymet tutarı, aslında kamu borçlanmasının finanse edilmesi anlamına geliyor. Ödediğimiz komisyon, aslında dolaylı bir vergi anlamına geliyor. Bankaların kurumlar vergisi yüzde 30’a çıktı, doğrudan vergi artışı… Aldığımız mevduatın bir bölümünü Merkez Bankası’nda zorunlu karşılık olarak tutuyoruz. Tüm bunlara baktığımızda, sektör çok ciddi bir bedel ödüyor, çok önemli maliyetlere katlanıyor.”
İş Bankası’nın aktif büyüklüğü 1,9 trilyonu aştı
Aran, İş Bankası’nın 26 Ağustos 1924 tarihinde 1 milyon lira sermaye, 2 şube ve 37 kişilik bir kadroyla kurulduğunu hatırlattı. Bankanın birinci sene sonundaki mevduatının 2,5 milyon lira, kredi büyüklüğünün 953 bin lira, karlılığının ise 17 bin 405 lira olduğunu belirten Aran, 99 yıl önce yola çıkan bankanın, bugün 1,9 trilyon TL’yi aşan aktif büyüklüğüyle Türkiye’nin en büyük özel bankası olduğunu vurguladı. 1,3 trilyon TL’lik kredi büyüklüğü, 208 milyar TL öz kaynak, 1,3 trilyon TL mevduat hacmiyle Haziran 2023 itibarıyla özel bankalar arasında ilk sırada yer almaya devam ettiklerinin altını çizdi.
Verimliliği ve kârlılığı artıracak olan girişimcilik
Aran, Türkiye’de şu anda en önemli sorunlardan birinin şirketlerin verimsizliği olduğuna dikkati çekerek, Türkiye’de karlı, katma değerini artırarak üretim yapabilen ve ürettiğini büyük bir artı değerle ihracata dönüştürebilen şirket sayısının az olduğunu belirtti. Aran, “KOBİ’lere bakıldığında çok büyük bir verimsizlik hikayesi var. İşlerini krediyle çevirmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla buradaki hikayenin değiştiricisi, verimliliği ve kârlılığı artıracak olan girişimcilik. Çünkü bir buluşla kendi başına bir girişimin değer yaratması önemli değil. Asıl hikaye, girişimcilerin yaptığını geleneksel bir şirket kullandığı zaman başlıyor” dedi.
OVP’de tereddütler giderilmeli
Eylül ayında açıklanması beklenen Orta Vadeli Program (OVP) ile ilgili görüşlerini de aktaran Aran, “Programın; içsel tutarlılığı olan, gerçekçi, ‘bir şeyleri düzelteceğim’ diyorsak nasıl düzelteceğimizin de ipuçlarını veren, herhangi bir şekilde tereddüt uyandıracak bir yanı varsa o tereddütleri giderecek nitelikte olması lazım. Sürdürülebilir büyümenin, sürdürülebilir kalkınmanın nasıl sağlanacağını, üretim, yatırım ve ihracatın nasıl destekleneceğini, bu ortamın nasıl oluşturulacağını gösteren bir program olmalı” dedi.
Erkan, ateşten gömlek giydi hakkını veriyor
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın göreve geldikten sonra gerçekçi bir tablo sunduğunu, kararlı bir tutum ve duruş sergilediğini, zor bir dönemde önemli kararlar aldığını aktaran Aran, “Analizleri, tespitleri, analiz sonrası aldığı kararları, kararların dozu gayet isabetli. Herkesin üstlenebileceği, herkesin çok rahatlıkla üstesinden gelebileceği bir şey değil. Ateşten bir gömlek giydi. Şu ana kadar bunun da hakkını veriyor diye düşünüyorum. Desteklemek ve yanında yer almak gerekiyor. Kur Korumalı Mevduat (KKM) konusunda söylediklerim yanlış yerlere çekilmemeli, konuşmam TCMB’nin yapmak istedikleriyle çelişmiyor” ifadelerini kullandı.