15 Temmuz’un kahraman komutanlarından eski Özel Kuvvetler komutanı emekli Korgeneral Zekai Aksakallı, 15 Temmuz’un 7. yıl dönümünde katıldığı canlı yayında Ömer Halisdemir ile son konuşmasını anlatırken duygu dolu anlar yaşadı. Yaşananları aktarırken gözleri dolan Aksakallı, “‘Ömer bunun sonunda şehadet olduğunu biliyorsun değil mi’ dedim. ‘Komutanım feda olsun’ dedi. ‘Hakkını helal et’ dedim. ‘Komutanım helal olsun, siz de helal olsun’ dedi” ifadelerini kullandı.
O GECE YAŞADIKLARINI ANLATTI
15 Temmuz gecesi Fethullahçı Terör Örgütü tarafından gerçekleştirilen hain darbe teşebbüsünün üzerinden 7 yıl geçti. 15 Temmuz’un 7. yıl dönümünde Habertürk ekranlarına konuk olan Zekai Aksakallı, o gece yaşananları anlattı.
“ÇOK KRİTİK OLAYLARA TANIK OLDUM”
Zekai Aksallı’nın açıklamaları şöyle: 3 yıl sonra neden konuşmaya karar verdim? Tabii küresel emperyalist odakların güdümünde olan Fetullahçı hain darbe örgütü faaliyetlerine devam ettiğini görüyoruz. Son birkaç aydır gözlemlediğimiz, emarelerini aldığım çok kritik olaylara tanık oldum. Bu örgütün mensupları, mankurtlar beklemedik yer ve zamanda yine ülkeyi kaosa sürüklemek için çeşitli eylemlere girişebileceklerini değerlendiriyorum. Tarihi vicdan ve sorumluluk olarak farkındalık yaratmak için, şehit ve gazilerimizi anmak için program teklifinizi kabul ettim.
“BAŞARILI OLSAYDI KUKLA YÖNETİMLE PARÇALANMA SÜRECİNE GİRERDİK”
15 Temmuz darbe girişimi dünya tarihinin ve bizim tarihimizin en dramatik hadiselerinden biridir. Kendi milletinin tankıyla, topuyla, uçağıyla kendi halkına, kendi Meclisine kendi askerine, polisine hunharca saldırması dünya tarihindeki en dramatik ve bizim tarihimizdeki en dramatik hadiselerden biridir. Bu darbe Türkiye’nin milli bekasına yönelik küresel emperyalistlerin plandığı, FETÖ’ye icra ettikleri darbe girişimidir. Başarılı olsaydı kukla yönetimle ülkemizin parçalanma sürecine gireceğini değerlendiriyorum.
“DÜĞÜNDE OTURMA PLANI ALIŞILMIŞIN DIŞINDAYDI”
15 Temmuz gecesine gelmeden önce, o gün öncesinden bir general arkadaşın düğünüyle ilgili davetiye ve hediye çeki geldi bana. Hediye çeki malumunuz birisinin düğünü olduğu zaman Genelkurmay karargahından toplanan parayla hediye çeki yaptırılır ve takdim edilir. ‘Düğünde en kıdemli sizsiniz, sizden başka kıdemli olmayacak, hediye çekini siz vereceksiniz’ dendi. Benim garibime gitmişti. Niye kimse gelmiyor diye düğüne. Düğün günü geldi. Düğün 15 Temmuz’da saat 19.00’da başladı. 15 Temmuz’da Genelkurmay karargahında toplantıdaydım. Toplantıdan çıktıktan sonra düğüne gittim. Komuta kademesiyle görüşme imkanım olmadı. Geç gittik düğüne. Saat 20.30 sularında.
Düğünde yerimizi aradık. Düğünlerde askeri şahsiyetler olduğu için protokol uygulanır. Oturmamız gereken yerin dışında planlandığımızı gördük. Sahnenin ikinci kuşağın dışında arkada bir masaya planlandığımızı gördük. Garibime gittik. Masaya vardığımda eşimin sandalyesi sahneye dönüktü. Karşıda genç birisi oturuyor eşiyle beraber. ‘Beyefendi siz kimsiniz’ dedim. Biraz heyecanlandı. Başsavuş olduğunu söyledi. Bu durum canımızı sıktı. Anormal bir şeydi bizim için. Düğünde bizden kıdemli çok insan var, hediye çeki bizde. Oturma düzeni alışılmışın dışında.
“NİZAMİYEYE YAKLAŞIRKEN BİR MİNİBÜS ÖNÜMÜZE KIRDI”
Protesto maksadıyla düğünden ayrılmaya karar verdim. Hanım ‘hediye çeki var’ diye beni uyardı. Damatla gelini bekledik, hediye çekini verdik, düğünden ayrıldık. Nizamiyeye doğru yaklaşırken bir minibüs önümüze kırdı. Burada durunca pencerenin camını açtım. Şoföre kapıları kapatması emrini verdim ‘Ne oluyor’ dedim. ‘Komutanım direnmeyin sizi götüreceğiz’ dediler. ‘Lan nereye götüreceksiniz’ dedim. Pencereden kolumdan çektiler. Hanım atıldı. Hanımın koluna başka birisi sarıldı. Hanım ciddi zarar gördü. ‘Durun şerefsizler geliyorum’ dedim.
Durdular, arabanın kapısı açıldı. Önündekine tekme vurdum. İki kişiydi, arka arkaya sendelediler. Biz oradan ayrıldık. Önde minibüs var. Takip olayı başladı. Arkadan bunlar geldiler. Yaklaşık 1 saat durumun ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. Külliye’nin karşısındaki kavşakta kırmızı ışık yanıyordu. Önde arabalar vardı. Şoföre ters yola atla edim. ‘Komutanım devrilebiliriz’ dedi. ‘Devrilelim’ dedim ama şanslıydı. Sonra Kirazdere’ye geldim, telefon görüşmelerine başladım.
Sırayla Genelkurmay İkinci Başkanı, Kara Kuvvetleri ve Jandarma Komutanı. Tabii hiçbirine ulaşamadım. Birliğimizi aradım, nöbetçi amirini. Nöbetçi amiri, kurmay albayların karargahı ele geçirdiklerini ifade etti. Hareket merkezini aradım. Darbeci albay çıktı. ‘Ne oluyor’ dedim ‘Komutanım genelkurmaydan mesaj geldi, TSK yönetime geldi, görevden alındınız, sizin yerinize Semih Terzi Özel Kuvvetler’e atandı’ dedi. Hiçbir ikazımı dikkate almadılar. Bizim masaya oturan mahkemede itirafta bulundu. Biz ordu evine gelince bunlar ekibi topluyorlar. Minibüsle benim arabamın yanına park ediyorlar. Arabadan kimse çıkmıyor. Masamda oturan o ekipten birisi. Arabadan çıkmazsak herhalde masada bize müdahale edilecekti.
“GÜVENDİĞİM KOMUTANLARIMI ARAMAYA BAŞLADIM”
Güvendiğim birlik komutanlarımı aramaya başladım. Toparlanmaları için. Diyarbakır’dan bir albayımız aradı. Semih Terzi’nin Silopi’den Diyarbakır’a gelip, Ankara’ya bir taburla geleceğini söyledi. Semih Terzi’yi arattım. İkaz ettirdim. ‘Bu eylemden vazgeç’ diye. Emir astsubayıma yaptırdım. Dalga geçerek burada uygun olmayan ifadeler kullandı. Semih Terzi ile görüşme durumumuz olmadı. Emir astsubayım ‘komutan görüşecek’ demesine rağmen.
“BAKAN, BAŞKAKAN, MİT MÜŞTEŞARIMIZLA GÖRÜŞTÜK”
Bütün Türkiye sathındaki Fetullahçı olmadığını bildiğim birlik komutanları ile temasa geçtim. Adana tümen komutanı ile İncirlik kritik olduğu için irtibata geçtik. Devletten ilgili bakan, Başbakan, MİT Müsteşarımızla görüştük. İçişleri Bakanımızla daha sonra görüştük Akıncı’ya yapacağımız operasyonla ilgili. Oradan kurtaracağımız komutanlarla ilgili. Her dakikası dramatik olan bitmeyen bir gece başlamış oldu.
“BİZİ ELE GEÇİRMEK İÇİN YOĞUN ÇABA SARF ETTİ SABAHA KADAR”
Benim yerimi tespit etmek için iki korgeneral bir de tümgeneral arka arkaya beni aradı. Beni aramaması gereken kişiler. Birisi Genelkurmay İstihbarat Başkanı. Bizimle diyaloğu olmayan. Durumunu bildiğimiz için. Tek kelam etmediğimiz birisi. Gece beni arıyor. Arkadan başka korgeneral aradı. Bizi ele geçirmek için yoğun çaba devam etti sabaha kadar.
“SEMİH TERZİOĞLU ÖNCEDEN EMİR VERMİŞTİ”
İskenderun’da birliklerimiz vardı. Semih Terzioğlu önceden emir vermişti. O zaman Hatay Valisi ile görüştüm. Oradaki birliklerle. Onların gelişini durdurduk. Darbeyi engellemeye yönelik yoğun çabamız oldu. Komutanların televizyona çıkıp, darbeye karşı olmalarını söylemelerini istedim. Bizim fedakar ve vefakar milletimizin alın teriyle oluşturduğu ordunun, tankın, tüfeğin kendi halkını katletmesi, kendi bekasına saldırması bizi derinden sarsmıştı. Zaman zaman bu duygusallığı yaşıyoruz.
“ŞEHADET EMRİNE KADAR 8 KERE GÖRÜŞTÜK ÖMER HALİSDEMİR İLE”
Semih Terzi’nin gelişini öğrendikten sonra Ömer Halisdemir’i aradım. Benim o dönem 8 korumam vardı. Ömer Halisdemir de o koruma astsubaylarından biriydi. Ben karargahın dışında iken 24 saat esasına göre bu arkadaşlardan birisi komutanlık karargahında durur, ihtiyaç halinde bizimle iletişim sağlarlar. O günkü makam korumasında Ömer Halisdemir vardı. Ömer’i aradım. Bizim komuta katı diğer bölümlerden bağımsızdır. Durumu Ömer’e kısaca söyledim. ‘Keşif yap, durum nedir bana ilet’ dedim. Ömer çıktı, ‘komutanım harekat merkezine yöneldiler. Çok iyi silahlı tesisatlı adamlarla harekat merkezini emniyete almışlar, bertaraf edilmesi için mi planlama yapacağız’ dedi. Şehadet emrine kadar o gece boyunca 8 kere görüştük Ömer Halisdemir ile.
“ARTIK ÜLKEMİZ İÇİN ÖLÜM KALIM MESELESİ”
Tarif edilmez duygular. Ömer Halisdemir 1997’den beri birlikte çalıştığımız arkadaşımızdı. Bizde kural vardır, ilk gelenleri çatışmalarda ön bölgeye almayız. Bunu sıkı sıkıya tembih ederim. Birgün kritik operasyonda Ömer’i yanımda gördüm. Belki de nadir kızdığım anlardan birisiydi. Şiddetle kızdım. Tim komutanı vardı, Rıza üsteğmen. Rıza’yı aradım ’emrimi dinlemiyor musunuz’ diye. Arka plana gönderdik. Çok atılgan ve cesurdu. Emri verdiğinizde tereddüt olmaz, kimse geri dönüp bakmaz. Biz 20 yıl baba oğul gibiydik. O gece dramatik hadiseler yaşandığı gecede ‘Ömer’ dedim ‘Artık ülkemiz için ölüm kalım meselesi’. 20 yıl mücadele ettik. Semih Terzi’nin hain ve alçak olduğunu, ülkeyi felakete sürüklediklerini, onun mutlaka öldürülmesini ifade ettim.
“KOMUTANIM FEDA OLSUN DEDİ”
Sonra belki kurtulma umudu olabilir diye bölgeyi tarif ettim. ‘Ömer bunun sonunda şehadet olduğunu biliyorsun değil mi’ dedim. ‘Komutanım feda olsun’ dedi. ‘Hakkını helal et’ dedim. ‘Komutanım helal olsun, siz de helal olsun’ dedi. Ondan sonra görevini yerine getirdi. Şehit haberini yine birlikte bizim yanımızda olan subaydan aldım. Daha sonra Semih Terzi’nin GATA’ya götürüldüğünü öğrendik.
“TEREDDÜT ASLA OLMADI”
Olağanüstü durumlarda daha sakin oluruz. Vakur içerisinde zerre kadar heyecan duymadan. Fakat tabii ülkenin durumundan dolayı büyük hassasiyetimiz vardı. Onun duygusal boyutu bu yöndendi. Böyle bir duygusal ortamda emri aldı. Herhangi bir heyecan, tereddüt asla olmadı.
“SEMİH TERZİ’NİN ÖLDÜRÜLMESİYLE MÜTHİŞ BİR MORAL ÇÖKÜNTÜSÜNE GİRDİLER”
Fethullahçı teröristlerin morallerini bozdu Semih Terzi’nin öldürülmesi. Müthiş bir moral çöküntüye girdiler. Semih Terzi kara operasyonlarının komutanıydı. Marmaris, sayın Cumhurbaşkanımıza suikaste giden general Sönmez Ateş de emri Semih Terzi’den almıştı. Bizim birlik özel kuvvetler çok elit, operasyondaki başarısı çok yüksektir. O yüzden bu operasyon çok önemliydi.