CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, her grup toplantısının topluma bir mesaj vermek için önemli bir fırsat olduğunu düşündüğünü söyledi.
Sadece CHP’ye oy verenlerin değil, partisi olmayan, sandığa gittiği zaman elini vicdanına koyup oy kullanmak isteyenlerin de kendilerini dinlediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “O yüzden grup toplantılarında bütün vatandaşlarıma sesleniyorum; hangi partiden, hangi görüşten olursa olsun, bu güzel coğrafyanın neresinde yaşarsa yaşasın…” diye konuştu.
Ciddi sorunlar bulunduğunu ancak bunların hiçbirinin çözümsüz olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, bütün sorunları akıl ve bilgiyle, halkı düşünerek çözmenin mümkün olacağını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, işçiden memura, çiftçiden emekliye kadar birçok kesimin sorunlarını dile getirmesi için çok talep geldiğini ifade etti.
Yaklaşık 14 milyon emekli bulunduğunu ve intibakla ilgili sorunlar yaşandığını anlatan Kılıçdaroğlu, emeklilerin, büyümeden pay almadığını iddia etti. Buna dair bir kanun bulunduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Yüz karası bir kanundur ve bütün emekli kardeşlerime şunu söylerim açık ve net; beni eleştirebilirsiniz ama benim de sizi eleştirmeye hakkım var, ‘Ekonomik büyümeden emekliler pay almasın’ diye kanun çıkaranlara oy verirseniz benim iki elim yakanızda olur. Emekli kardeşlerim, 14 milyon kişisiniz. Türkiye’nin büyümesinden pay almayacak bir sınıf olarak tarihe geçtiniz. Bu tarihi yazanlar parlamento çatısı altında ’emekliler büyümeden pay almayacak’ diye el kaldırdılar. İtiraz eden bu kardeşinizdi. Emekliler de bizim insanlarımız, onlar çalıştılar, onlar ürettiler, onlar alın teri döktüler, onlar Türkiye’nin büyümesine katkıda bulundular. Şimdi siz geldiniz ‘biz size büyümeden pay vermeyeceğiz’ diye kanun çıkarıyorsunuz. Akıl alacak şey değil ama emekli olup da AK Parti’ye oy veren vatandaşıma bu çerçevede ‘vicdanını bir kez daha sorgula’ diye seslenmek isterim.”
Emeklilerin yüzde 80’inin açlık sınırının altında aylık aldığını öne süren Kılıçdaroğlu, “Sorunların tamamını Allah nasip ederse çözeceğiz. Emeklilerin sorunlarını çözeceğiz. Emekli, bu ülkenin caddelerinde onuruyla gezecek, cebinde parasıyla gezecek. Torunu geldiğinde bayram harçlığını rahatlıkla verecek. Komşusunu ziyaret edecek, kahveye gidip arkadaşına yeri geldiğinde çay da kahve de ısmarlayabilecek. Emekli kardeşlerim bunu bir tarafa yazın, iktidar değişiminde göreceksiniz” ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, önceki gün 81 ilden gelen eczacıların Ankara’da bir miting gerçekleştirdiğini hatırlatarak, onların sorunlarını bildiğini söyledi. Emekliler gibi eczacıların sorunlarının da çözülmesinin de zor olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, onların da hakkını teslim edeceklerini belirtti.
Fahri Kur’an kursu öğreticilerinin de zor koşullarda çalıştığını ve kadro istediklerini aktaran Kılıçdaroğlu, yaklaşık 25 bin fahri Kur’an kursu öğreticisi bulunduğunu aktardı. Kılıçdaroğlu, öğreticilik için KPSS ve mülakat puanı istendiğini, din hizmetleri alan bilgi testi yapıldığını ancak bu kişilerin 9 ay görev yapıp istifa ettiğini, yazın da 2 ay çalıştığını anlattı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de dahil pek çok siyasetçinin bu konuda açıklama yaptığını söyleyen Kılıçdaroğlu, yıllar geçmesine rağmen her şeyin sözde kaldığını öne sürdü. Fahri Kur’an kursu öğreticilerine seslenen Kılıçdaroğlu, “6-7 ay sonra iktidar olduğumuz zaman göreceksiniz, kadro sizin hakkınız, hakkınızı size teslim edeceğim” dedi.
“Boğaziçi Üniversitesi ciddi bir sorunla karşı karşıya”
Üniversitelere rektör atamaları için kanun hükmünde kararname çıkarıldığını ve rektör atamalarının bir kişinin iradesiyle yapılmaya başlandığını öne süren Kılıçdaroğlu, üniversite hocalarının rektörünü seçemediğini ifade etti.
Boğaziçi Üniversitesinin ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Bir rektör atadılar, rektör bir süre sonra ayrıldı. İkinci rektörü atadılar, o hala koltuk peşinde, dekanlar atıyor. Bırakın rektörlük yapmayı o üniversitede profesörlük unvanını alabilecek yetenekte olmayan kişiyi getirip rektör yaptılar. Bir kişi kendisine birden fazla koltuk ayarlar, üç ayrı koltuğa oturmaya kalkarsa, o kişi bilim insanı değildir. Kişi gücünü koltuktan almaz, koltuğa güç verir. Eğer siz gücünüzü koltuktan almaya başladıysanız ‘ben buraya otururum, her türlü zulmü yaparım’ dediyseniz, siz bilim insanı olamazsınız. Bilim insanı olmak çok farklıdır. O nedenle üniversitelerimize gözümüz gibi bakmak zorundayız” değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde üniversitelerde liyakat olacağını, YÖK’ün de kaldırılacağını bildirdi.
“Bu ülke gerçekten yoruldu”
Kılıçdaroğlu, önlerinde bir “vizyon zirvesi” olduğunu belirterek, tüm vatandaşları, milletvekillerini ve belediye başkanlarını toplantıya davet etti.
Vizyon zirvesinde, halkın huzuruna çıktıklarında ne için oy isteyeceklerini anlatacaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Sadece bir tekil adaya, ‘şahsım’ kafalarına oy istemek CHP’nin kitabında yoktur. Zaten bizim arkadaşlarımız da böyle bir şeyi asla kabul etmezler. CHP’nin genlerine aykırıdır bu. O kafa malum, saray kafasıdır. Ülkeyi bu hale getiren de maalesef onlardır. Bu saraylılar farklı bir şey bilmedikleri için sabah, öğle, akşam ‘adayınızı açıklayın, adayınızı açıklayın’ diye bağırırlar. Aslında ne kadar zavallı bir duruma düştüklerini, bütün toplum bir şekliyle görüyor. Yalvarıyorlar, ‘açıklayın adayınızı…’ Zavallı durumdalar, gerçekten acınacak durumdalar.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türkiye Yüzyılı temalı vizyon belgesi açıklamasını eleştiren Kılıçdaroğlu, “2,5 saat tek başına kürsüdeydi, başka kimse yoktu. Çünkü başka bir kişiyi asla istemez. ‘Her şeyi ben bilirim ve her şeyi ben yaparım’ diyen tek kişi. Devleti tek kişiye teslim ettiğinizde vizyonu da tek bir kişi oturur, açıklar, kimse de itiraz edemez, bizim dışımızda…” dedi.
Doğruyu her zaman söylemenin CHP’lilerin temel görevi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“CHP, sadece bir adaya oy istemeyecek; dar bir siyasal anlayışla da oy istemeyecek. CHP, bir zümrenin çıkarı için de o istemeyecek, CHP, yepyeni bir anlayışla yepyeni bir sisteme oy isteyecek. CHP, adaya oy istemeyecek, güç birliğine oy isteyecek. Gücümüzü temerküz ettireceğiz. CHP, oyları daha iyi bir yaşam için isteyecek, daha adil bir düzen için isteyecek, yeni bir Türkiye hayali için isteyecek, yeni bir siyasal ve aynı zamanda siyaset üstü bir anlayışla oy isteyecek. Çünkü biz sadece ülkeyi krizden çıkarmak için oy istemiyoruz. Bundan sonra ülkemizi yapısal krizlerden koruyacak sistemi getirmek için geliyoruz. Bunun için mücadele ediyoruz. 50 yıldır ekonomik krizi bir diğeriyle değiştirdik. 50 yıldır bu ülkede hep ekonomik krizler var. Bu ülke gerçekten yoruldu. Türkiye’yi buradan çıkarmamız lazım ve biz bu krizleri sonsuza kadar bitirmek için geliyoruz. Yeni bir nefesle geliyoruz. Neyin düzgün, neyin doğru olduğunu bilenlerin nefesleri ile geliyoruz. Yani vatanseverlerle birlikte geliyoruz ve inanıyorum ki bu insanlarımızla bu sarayların kötülüğünü yok edip ve galip geleceğiz.”
“3 Aralık’ta görüşmek üzere”
Vizyon toplantısı öncesinde dünyaya da seslenmek istediğini belirten Kemal Kılıçdaroğlu, “Ey dünya; bu ülkenin insanı senin ucuz iş gücün değildir, ülkemiz senin mülteci kampın değildir, toprağımız senin çöp depolama alanın değildir, mahallerimiz senin uyuşturucu baronlarının fink attığı bataklık değildir” görüşünü dile getirdi.
“Bu karanlığa asla mahkum değiliz, mecbur da değiliz” ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, sözlerini “O vizyon toplantısında dünyaya sesleneceğiz; ‘ey dünya’ diyeceğiz, seninle rekabet etmeye geliyoruz, teknolojide, sanayide, eğitimde, insan haklarında, kadın haklarında, özgürlüklerde, demokraside, hayvan haklarında, çevrecilikte, iyi olan her şeyle rekabet etmeye geliyoruz. Ey dünya, sana da sesleniyorum, sen de 3 Aralığı bekle. 3 Aralık’ta görüşmek üzere” diyerek bitirdi.