“Avrupa Parlamentosu üyesi bir İtalyan milletvekili yazılı soru önergesi vererek; Türk Fındığının Avrupalı tüketicilerin sağlığı için ciddi tehlikeler içerdiğinden bahisle, Türk üreticiler kalite ve sağlık açısından AB normlarına uygun üretim yapana kadar, Türk fındığının AB’ye ithalatına birtakım kısıtlamalar getirilip getirilmeyeceğini gündeme getirmişti.
İtalya’nın Türkiye’den sonra dünyadaki en büyük fındık üreticisi olduğunu hatırlatan Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İlyas Edip Sevinç, “Fındığın en büyük tüketicisinin AB ülkeleri olduğu, AB’nin “tarımda kendi kendine yeterlilik” ilkesine verdiği büyük önem gibi hususlar bir arada düşünüldüğünde, AB üyesi olan İtalya’nın her fırsatta kendi fındık üreticileri lehine kararlar istemesi ve bunu sağlamak için de Türk fındığını kötüleyecek algı operasyonlarında bulunması gayet doğal ve beklenen bir durumdur. Zira, söz konusu önergede öne çıkarılmak istenen aflatoksin sorunu yeni bir gelişme olmayıp, 2002 yılında AB Resmi Gazetesi’nde yayınlanan bir yönetmelik ile başlatılan ve AB sınır kapılarında sondaj usulü aflatoksin denetimi yapılması ile aşılan bir vakadır ki, söz konusu kontroller bugün de tüm AB ülkelerine yapılan fındık ithalatında devam etmektedir. Yani AB yıllardan bu yana fındık ithaline sorunsuz bir şekilde devam ettiğine göre, söz konusu haber yukarıda vurgulamaya çalıştığımız amaca hizmet etmekten başka bir değer taşımamaktadır.” dedi.
“Türkiye olmadan AB ihtiyacını karşılayamaz”
Sevinç, esasen, ortalama 650-700 bin ton/kabuklu fındık üreten Türkiye’den AB’nin yaklaşık 200 bin ton/iç (400 bin ton/kabuklu) fındık ithal ettiği, buna karşılık İtalya rekoltesinin 100-120 bin ton/kabuklu civarında olduğu göz önünde bulundurulduğunda, AB ülkelerinin veya İtalya’nın Türkiye’den fındık ithal etmeden kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmesinin mümkün olmadığını vurguladı.
“Hal böyle olmakla birlikte ‘bir musibet bin nasihattan iyidir’ atasözümüzden yola çıkarak; Türk fındık ihracatına engel koymak için tabiri caiz ise ‘pusuya yatmış çevreler’ olduğunu bir kez daha hatırlamalı ve aflatoksin sorununun bilhassa kurutma ve depolama sırasında yapılan hatalı uygulamaların bir sonucu olduğunu unutmayarak bu konularda özenli davranmaya dikkat etmeliyiz.” diyen Sevinç, sözlerini şu şekilde tamamladı;
“Öyle bilinmelidir ki; Türkiye’nin fındık üretim ve ihracatındaki dünya liderliği başkalarının stratejik hamleleri ile değil, ancak kendimizin fındık üretim ve ihraç politikalarımızda yapacağımız ve yapmakta olduğumuz yanlışlar ile tehlikeye düşebilecektir.”