CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın Yeni Bir Sabah programına konuk oldu. Kılıçdaroğlu, Küçükkaya ve yurttaşlardan gelen, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“(SGK’yı kim batırdı?) Gayet açık, Erdoğan. Kararı alan, politikayı uygulayan Erdoğan. Sosyal güvenlik kurumları, dünyanın her tarafında açık verirler. Bütün mesele şudur. O kurumlarda yolsuzluk var mı, yok mu? Erdoğan, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun verilerinin toplumla paylaşılmasına izin vermiyor. Doğru veriler topluma verilmiyor.
(TÜİK’in yıllık enflasyon oranı yüzde 83,45 olarak açıklandı. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?) Ev hanımlarının, sanayicinin, devlet memurunun, işçinin, çiftçinin insafına bırakıyorum. Ya gübre ne oldu Allah aşkına. İlaç, elektrik fiyatları ne oldu baksınlar, doğal gaza gelen zamma baksınlar, akaryakıta gelen zamlara baksınlar. TÜİK’e talimat veriyorlar, rakamı şöyle yap diye. 5 de yapabilirdi. Ne olacak yani. Yaparsın. Burada önemli olan şu, TÜİK gerçek rakamı niye vermiyor? Çünkü gerçek rakamı verdiği zaman emekli aylıkları ona göre belirlenecek. İşçi ücretleri ona göre belirlenecek. Memur ücretleri ona göre belirlenecek. Düşük gösterirseniz, düşük zam vermiş olacak.
(Erdoğan’ın asgari ücrete zam yapacağı söylemi üzerine) Enflasyon şaha kalkar. Artar. Dünyanın her yerinde bilinen bir gerçek. Ben bir rakam çıkardım. Ukrayna ile Rusya savaş halinde. Normalde enflasyonun patlaması lazım. Şimdi Rusya’ya bakıyorum, enflasyon yüzde 14,3; Ukrayna’ya bakıyorum yüzde 23,8. Savaşta olmayan Türkiye’ye bakıyorum yüzde 83. Resmi rakam 83. Biz savaşta değiliz. Peki dönüyorum Amerika’ya bakıyorum yüzde 8,3. Ermenistan’a bakıyorum 9,1. Yunanistan’a bakıyorum 11,4. Azerbaycan’a bakıyorum yüzde 14,2. Bakıldığı zaman bütün bunların hepsi küçük rakamlar. Nasıl oluyor da Türkiye’de bu kadar büyük ve insanı perişan eden, aldığı aylığı bile ay sonuna kadar getiremeyen bir tablo ile vatandaşı karşı karşıya kalıyor.
“En azından senin taksi şoförünün verdiği bilgiyi doğrulatman lazım”
(Mersin’deki terör saldırısı üzerine yöneltilen soruya) Devleti yönetemiyorlar. Ben İçişleri Bakanı için ‘fotoromancı Süleyman’ demiştim. Yönetemiyor. Yaptığı açıklamaya bak. Efendin teşhisi taksi şoförü koymuş. Ya Allah aşkına koskoca devleti nasıl çöp kutusuna atarsın ya. Ne demek, ‘taksi şoförü teşhisi koydu.’ En azından senin taksi şoförünün verdiği bilgiyi doğrulatman lazım. Hiçbir şey yapmıyorsan doğrulatman lazım bu doğru mu diye. Bu kadar ülkeyi yönetmekten aciz bir yapı ile karşı karşıyayız. Açıklama yapmış, efendim ‘Teröristler 13 saat motorlu paraşütle uçarak geldiler’ diyor. 13 saat. Motorlu. Uçarak… Böyle bir teknoloji henüz dünyada yok bildiğim kadarıyla. Nereden uyduruyor ya. Orduyu, polisi, askeri bir anlamda, istihbaratımızı bir anlamda… Bu söylenecek bir laf mı ya. Tabii suçlu bulmaları lazım. Her zaman olduğu gibi, ‘suçlu CHP’ diyecekler.
“Milletten, CHP’den özür dileyecek misin?”
O kişinin olmadığı çıktı ortaya. Biz biliyorduk ama dillendirmedik. Ben şimdi kaynağını söylersem doğru değil. Bir süre sonra o bilgi geldi. (Devletimizin içinden mi?) Elbette. Devletimizin kurumlarında hala itibarlı, saygın, ülkesini seven doğru insanlar var. Biz bunların hepsinin farkındayız. Devletimiz saygı duyulması gereken bir devlettir. Bu kadar tahribata rağmen devletimiz ayaktadır. Bu kadar büyük soygunlara rağmen bu devlet ayaktadır. Devletin içinde namuslu bürokratlar, askerler, polisler, istihbaratçılar var. Bunlar gerçeği görüyorlar. Devletin yanlış yönetildiğini görüyorlar. Bu kişi oturduğu koltuğun hakkını vermiyor. Sabahtan akşama kadar bizleri suçluyor. Buyurun. Ne yaptın şimdi? Özür dileyecek misin milletten? CHP’den özür dileyecek misin?
“Terörün partisi, kimliği, inancı olmaz”
Her zaman şunu söyledim. Terör bir insanlık suçudur. Terörün partisi, kimliği, inancı olmaz. Terör bir insanlık suçudur. Terör, masum insanlara yönelik yapılan saldırılardır. Teröre; vicdanı, erdemi, ahlakı olan, demokrasi kültürü olan herkesin karşı çıkması lazım. Bu kadar açık. (Selahattin Demirtaş’ın terörü kınaması üzerine) Değerli bir açıklama. O da yaptı, HDP de yaptı. Kınadılar. Bunlar değerlidir. Teröre karşı hepimizin ortak durması lazım. Ortak mücadele etmesi lazım. Terör nereden gelirse gelsin, hep beraber mücadele etmeliyiz.
“Beyefendiye söylüyorum Türkiye için bir milli güvenlik sorunudur”
Bunlar bir tezkere getirdiler, Suriye tezkeresi. Terörle mücadele için yabancı askerleri Türkiye’ye davet edebileceklerine dair bir hüküm de koydular. Çıktım şunu sordum, özellikle Bahçeli’ye sordum; Türkiye Cumhuriyeti topraklarına yabancı askerlerin postallarının gelmesine neden evet dedin? Haydi Erdoğan tamam. Ne olduğu belli değil. Sen milliyetçi geçiniyorsun. Sen nasıl evet dersin. Siz biz hayır dedik diye ‘siz teröre destek veriyorsunuz’ diye bizi suçladılar. Şimdi sormak isterim, onlar milliyetçi mi? Ben kendi topraklarımda yabancı askerin gelmesini, ‘Ben terörle mücadele ediyorum’ ayaklarına burada durmasını istemem. Kabul etmem de zaten onu. Getiremiyorlar, çünkü CHP var. Yoksa getirecekler. Niye getirecekler bilmiyorum. Bu devletin ordusu, askeri, polisi, jandarması, korucuları terörle mücadele ediyorlar ya. Şehitler verdik. O açıdan beyefendiye söylüyorum Türkiye için bir milli güvenlik sorunudur. (Erdoğan için olduğunu teyit ederek) En ufak bir endişem de yok.
“Bay Kemal hiç kimseden icazet almaz”
(Amerika’ya neden gidiyorsunuz?) Ben neoliberal politikalara karşı birisiyim. Ve bu politikaların sadece Türkiye’de değil, dünyada derin sorunlar yarattığını bilen birisiyim. Bizim bu politikalara karşı çalışmamız lazım.
İzlenen politikalar şu, altta kalanın canı çıksın. Vahşi kapitalizm. Altta kalanın canı çıksın, yukarıdakiler istedikleri kadar zengin olsunlar. Dünyaya bakıldığı zaman; var olan kaynakların büyük bir kısmının böyle çok sınırlı sayıdaki insanlara çok süratle aktığını görüyorsunuz. Dünya artık küreselleşti, Türkiye bu tabloyu en acı yaşayan ülkelerden bir tanesidir. Buna karşıyım ben. Çözmek zorundayız. Diyorlar, ‘Gidecek birilerini devlette ziyaret edecek…’ Şunu herkes gayet net bilsin, benim birilerinden icazet almak gibi bir felsefem, düşüncem asla olamaz. Ülkesini seven birisiyim. Ülkenin bağımsızlığına saygı duyan birisiyim. İcazet konusunu en iyi Erdoğan bilir. Hiç kimse unutmasın bu Bay Kemal hiç kimseden icazet almaz. Kendi ülkesinin çıkarları her şeyin üstündedir. Dünyada düşünce, bilim, bilim insanları, hızla gelişen teknolojiler vardır. Burada umutsuzluğa kapılıp yurt dışına giden gençlerimiz vardır. Onlarla buluşmaya gideceğim. Ve onları alacağız. Getireceğiz Türkiye’ye. Ve diyeceğiz ki hiç endişe etmeyin, ezilen canı çıksın denen bu neoliberal yani vahşi kapitalizmi el birliğiyle yok edeceğiz.
“Havuz medyası size yetmedi mi?”
(İnternet medyası ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar getiren yasal düzenleme ile ilgili soru üzerine) Parlamentoda, elimizden gelen çabayı göstereceğiz; çıkmaması konusunda elimizden gelen çabayı göstereceğiz. Bir insan düşüncesi dolayısıyla suçlanır mı? Aklımızı kullandık diye insanlar hapse atılır mı? İnsan tutuklanır mı? Sosyal medyada, medyada; kendilerine göre düzenlemeler yapıyorlar. Havuz medyası size yetmedi mi? Havuz televizyonları size yetmedi mi? Paralı silahşorlarınız size yetmedi mi?
“Aklı olan bir insan bunu yapmaz”
Televizyonlar AK Partili milletvekillerini çıkaramıyorlar, gazeteci kimliği ile AK Partilileri çıkarıyorlar. Sözde tarafsız. Onların hiçbirisi tarafsız değil. Biz bunları biliyoruz. Vatandaş da bunları biliyor. Ama bunlarla tatmin olmuyorlar. İstiyorlar ki kimse konuşmasın. Öyle bir ortam yaratalım ki, Kılıçdaroğlu da televizyonlara çıkmasın. Bağımsız gazeteler, objektif yayın yapmasın. Birisi bir düşünce açıkladığı zaman, kendi savcılarına telefon edip, soruşturma açın, tutuklayın, içeri atın, hapse atın. Bu yanlış bir model. Düşünceye sınır getiriyorlar. Ben düşünüyorum, senin düşünmeye hakkın yok diyorlar. Ben karar veriyorum, senin karar vermeye hakkın yok diyorlar. Böyle bir model kurmak istiyorlar. Mücadele edeceğiz. Basın İlan Kurumu aracılığı ile gazetelere ilan verilmiyor. Basın İlan Kurumu aracılığı ile havuz medyasına, yasa dışı, sahte tirajlarla milyonlar aktarılıyor. RTÜK aracılığı ile bağımsız televizyonlara ceza veriliyor. Hala tatmin etmiyor. Acaba nasıl seslerini keseriz diye düşünüyorlar. Bunlarda akıl da yok. Aklı olan bir insan bunu yapmaz. Her şeyi yasaklayalım, kimse gerçekleri görmesin, doğruları kimse fark etmesin…
“Çürüttüler devleti, kimse görmesin istiyorlar”
(Gerçekler değişir mi?) Değişmez. Gidişlerini hızlandırırlar. Bu millete zulüm yapıyorlar. Bir elli yağda, bir elleri balda. Kendilerini eleştirenlere asla tahammül edemiyorlar. Medya, siyasetçinin görmediğini görür. Devleti yöneten, yapılan bir yanlışın üstünü örterse, devlet devlet olmaktan çıkar. Çürüttüler devleti, kimse görmesin istiyorlar.
“Borsada hala vurguncular var”
(Borsa operasyonu) Yapılan operasyon, yeterli bir operasyon değil. Borsada hala vurguncular var… Devletin içindekiler ile soyguncular arasında işbirliği yapılıyor. AK Parti milletvekili vardı, borsalar, oyunlar… Ne oldu? Başka bir partide olsa, kıyamet kopardı… Bu rezalet nedir? Hani siz dindar geçiniyordunuz? Hani kul hakkı yemiyordunuz? Bunların yatacak yeri yok. Demokratik yollarla, bu milletin iradesi ile gönderilmesi lazım. Soyguna yeter dememiz lazım, artık bizim. Borsa manipülatörleri de unutmasınlar: Hem yeni kurumlar oluşturacağız. Hem bu soygunculara hizmet eden, bürokratik ayağı da temizleyeceğiz. Tabi bakıyor, yukarıdaki soyguncuların hizmetinde; o zaman biz de onların hizmetinde olalım, o da nasipleniyor, biz de nasiplenelim. Balık baştan kokar.
“Bu akşam televizyonlara ciddi bir açıklama yapacağım”
Bir tweet atacağım, bir açıklama yapacağım o açıklamayı bütün vatandaşlarımın dinlemesini isterim. Şimdi ifade etmeyeyim toplumun barışması için, bir de ben bazen bu ziyaretleri yaparken, bu samimi değil oy için yapıyor, diye beni suçluyorlar. Ama Allah da bilir ki ben samimiyiz. Asla ama asla oy için yapmam. Bana oy verir vermez o kendi kanaatidir. Kendisi oturur bakar isterse oy verir. Ama ben bütün bunların dışında bu akşam televizyonlara ciddi bir açıklama yapacağım. Toplumu kucaklaştıracağım. Bu konuda ne kadar samimi olduğumu Erdoğan da görecek.”