Hipokrat hastalıklar bağırsaklarda başlar demiş. Sadece hastalıklar değil tedbir ve şifa da bağırsaklarda başlıyor.
Yüzyıllardır nesilden nesile aktarılan ama faydaları ancak yeni yeni fark edilen şifa kaynaklarından biri de kemik suyu. New York’da Brodo ve Springbone, Portland’da Broth Bar, Austin’de Picnik gibi giderek ünlenen kemik suyu kafelerinin yanı sıra sadece çimle beslenen, organik hayvanların kemikleri ile kapınıza teslim kemik suyu şirketleri de yükselişte.
Biraz geri saracak olursak, atalarımız kemik suyunu avladıkları hayvanların yiyemedikleri parçalarını değerlendirmek için icat etmişler. Kemik suyunu kıkırdak, kemik, ilik, deri, bağ dokuları gibi parçaları önce kaynatıp sonra çok kısık ateşte çok uzun süre pişirerek elde etmişler. Kısık ateşte uzun süre pişirmek, kolajen, glutamin, prolin, glisin gibi çok kıymetli bileşen ve aminoasitlerin açığa çıkmasını sağlıyor.
Uzmanlar kemik suyunun kalsiyum, magnesyum, fosfor, silikon, sülfür gibi mineralleri vücudun kolayca emebileceği bir formda içerdiğini belirtiyor. Ayrıca kemik suyu diz ağrısı çekenlerin çok iyi bildiği glukozamine ve kondroitin gibi bileşenler için de çok iyi bir kaynak.
Kemik suyunun içerdiği jelatin bağırsak duvarını sağlamlaştırıp koruyor. Pek çok kronik hastalığın başlangıcına sebep olduğu düşünülen sızıntılı bağırsak sendromu için pek çok uzman kemik suyu öneriyor.
Sızıntılı bağırsak sendromu bağırsak duvarının aşınması sonucu tam sindirilememiş besinlerin ve toksik maddelerin kana karışması ile başlıyor. Bağışıklık sistemi bu maddeleri tespit edince alarma geçiyor ve savaşmaya başlıyor. Bu durum sürekli devam ettiği için hem bağışıklık sistemi zayıflıyor hem de vücutta kronik enflamasyon oluşuyor. Bu da egzema, kronik yorgunluk, tiroit, kolit gibi pek çok hastalığa yol açabiliyor.
Kemik suyu içerdiği glutamin ve jelatin sayesinde bağırsak duvarının korunmasını, tamirini ve bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlıyor.
Kemik suyu içerdiği kolajen ve jelatin sayesinde cildi yaşlanmaya ve kırışıklara karşı koruyor. Aynı zamanda saçları ve tırnakları da güçlendiriyor.
35-55 yaş arasında 69 kadınla yapılan bir araştırmada katılımcılar 8 hafta boyunca günde 2,5-5 mg kolajen kullanmışlar. Cilt Fizyolojisi ve Eczacılığı dergisinde Ağustos 2014’de yayımlanan sonuçlar, kolajen kullananların kullanmayanlara kıyasla ciltlerinin esnekliğinde istatiksel olarak önemli bir iyileşme olduğunu göstermiş.
Kolajen kullanan pek çok kişi selülit sorununda da azalma gördüklerini belirtiyor.
Ağır spor veya doğal yaşlanma süreci kemiklerin arasında sürtünmeyi engelleyen kıkırdak dokunun giderek azalmasına sebep olur. Bu da eklem ağrılarını beraberinde getirir. Kemik suyunun bol miktarda içerdiği jelatin, glukozamin ve kondroitin hem kemiklerin güçlenmesi hem de eklemlerin esnekliği ve sağlığı için çok faydalı.
Penn State Üniversitesi Sporcu Beslenmesi departmanı tarafından yapılan bir araştırma, 24 hafta boyunca kolajen takviyesi alan atletlerin eklem sağlığının önemli ölçüde iyileştiğini göstermiş.