Mevsimlik tarım işçiliğine Suriyeli sığınmacıların dahil olmasıyla birlikte, sığınmacıları “ucuz iş gücü” olarak gören toprak sahipleri ve patronlar sömürüyü daha da artırdı. 13 ilde yapılan bir saha araştırmasına göre, yıllardır yaşanan sömürü ve yoksulluk nöbeti, “yoksulların rekabetine” dönüştü.
Mevsimlik tarım işçiliğine Suriyeli sığınmacıların dahil olmasıyla birlikte, sığınmacıları “ucuz iş gücü” olarak gören toprak sahipleri ve patronlar sömürüyü daha da artırdı. 13 ilde yapılan bir saha araştırmasına göre, yıllardır yaşanan sömürü ve yoksulluk nöbeti, “yoksulların rekabetine” dönüştü.
Hürriyet yazarı Melis Alphan bugünkü köşesinde (6 Haziran 2016), Kalkınma Atölyesi adlı kuruluşun hazırladığı “Türkiye’de Mevsimlik Tarımsal Üretimde Göçmen İşçiler Mevcut Durum Raporu”nu değerlendirdi.
Yazıda konu edinilen rapora göre, “Suriyeli sığınmacıların yanı sıra Gürcü ve Azeri yoksulları da, Türkiye yurttaşı mevsimlik tarım işçileriyle aynı işi alabilmek için hem kendi aralarında, hem de aynı zeminde Türkiyeli işçilerle mücadele ediyor.”
Alphan yazısında şunları kaydetti: “Raporda, Suriyelileri tarımsal üretime dahil olmasıyla yerli işçilerin bir kısmının alan dışına itildiği ve işçilik ücretlerinin aşağı doğru kaydığı görülüyor. Ücretleri belirleyen en önemli kriter, mevsimlik tarım işçileri arasında rekabet olup olmadığı. En düşük ücretler Gaziantep ve Çukurova’da çünkü burada çok Suriyeli işçi var. Malatya’da kayısı toplayan Suriyeli işçiler, yerli işçilerin üçte ikisi yevmiyeye çalışıyor.”