Anasayfa / Haberler / Geleceğin sosyologları organik tarıma el attı.

Geleceğin sosyologları organik tarıma el attı.

İÜ Sosyoloji Bölümü öğrencileri, kendilerine tahsis edilen otomobil büyüklüğü kadar bir yerde organik tarım yapıyor.
Organik tarım ürünü tüketmek her şehirlinin hayalidir. Deniz kenarında bir sahil kasabasında bahçeli bir evde oturup meyve sebzesini yetiştirmeyi aklından geçirmeyen azdır. Metropolde beton yığınlarının arasında bunu yapmak neredeyse imkansız. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğrencileri toplumu ilaçsız tarıma yönlendirmek amacıyla organik tarım projesi başlattı. Onlar şimdi projeyi daha da geliştirebilmek için daha fazla alan istiyor.

İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğrencileri geçen yıl okul yönetimine dilekçe yazarak organik tarım yapmak istediklerini bunun için kendilerine arazi verilmesini talep etti. Okul yönetimi tarafından öğrencilere Yabancı Diller Bölümü’nün bahçesindeki bir duvar dibini tahsis ed ancak tarihi duvar dibi taşlık olduğu için başka yerden toprak getirip dökmüşler.
İÜ Sosyoloji Bölümü öğrencileri, Vefa’da tarım yaptıkları alan, duvar dibinde kaldığı için şimdilik gölgede yetişebilen maydanoz, tere, roka gibi yeşillikler var. Öğrencilerin amacı toplumu ilaçsız tarıma yönlendirmek. Derslerden arta kalan zamanlarda minik bahçede zaman geçiren geleceğin sosyologlarına göre toprakla uğraşmak stresi azaltıyor. Öğrenciler domates, biber, patlıcan, salatalık gibi çok tüketilen sebzeleri de organik yetiştirmek istiyor ancak arazileri buna elverişli değil.

‘VEFA BOSTANI’
Öğrenciler bostanın ismi konusunda da sosyal medya üzerinden anket yapmışlar. ‘Vefa’ ve ‘yassı’ isimleri üzerinde yoğunlaşan öğrenciler, kendilerine verilen alanın Vefa’da olması sebebiyle Vefa Bostanı isminde anlaşılmış.

‘ÇOK İSTEKLİ ARKADAŞ VAR AMA ALAN YETERSİZ’
Sosyoloji Bölümü son sınıf öğrencisi Özge Doruk, bu işin mimarı. Aynı zamanda Ekoloji Kulübü Başkanlığı yapan Doruk, burada aktif gönüllü olarak da çalışıyor. Organik tarım projesinin 2 sene önce ortaya çıktığını anlatan Doruk, “Kulüp içerisindeki birkaç arkadaşla karar verdik. Başka üniversitelerde ve çevremizde iyi örnekler vardı. Dekanlığa ve rektörlüğe dilekçe yazdık. Bize destek verdiler. Bu alanı tahsis ettiler. Bu alanda verimli toprak yoktu. Toprak getirip döktüler. Ekim yaptık ama geçen yılki hasat verimli olmadı çünkü tecrübesizdik. Deneme oldu bizim için. Bu sene Mart’ta yine ekip yaptık. Deneyimli arkadaşlardan destek aldık. Boğaziçi üniversitesindeki arkadaşlardan destek aldık.” diye konuştu.
Üniversite yönetiminin desteğini çok önemli bulan Doruk, şöyle devam etti: “Onlar bizi desteklediği sürece sağlıklı bir şekilde ilerleriz. Daha fazla alan verirlerse ne güzel olur. Bayağı istekli öğrenci olduğunu gördük ama alan yetersiz. İstanbul Üniversitesi’nde imkan varken bize destekleyici olduğunu bilmek gayet motive edici olur.”

‘İŞLENMEMİŞ ORGANİK TOHUM BULUYORUZ’
Sosyoloji Bölümü 2. sınıf öğrencisi Yasemin Cüre de Ekoloji Bölümü’nde aktif gönüllü çalışanlardan. Yasemin de organik tohumları nasıl bulduklarını şöyle anlattı: “Aslında tohum bulmak çok kolay bir şey. Her yerde bulup alabiliriz ama bizim istediğimiz bu değil. Bunu herkes yapıyor ve ne kadar sağlıklı olduğundan da haberdarız. İşlenmemiş, organik tohumlar bulmaya çalışıyoruz. Tanıdık ve kişisel bağlarımızla tohumu takas yoluyla tedarik ediyoruz. Bunda hiçbir ücret yok. Bazı durumlarda insanlara ulaşmak zor oluyor. Her yerde işlenmiş tohumlar var onun için zorlandığımız zamanlar oluyor.”
Tere, maydanoz, dereotu ve roka ektiklerini belirten Cüre, “Bunları seçmemizin sebebi buranın güneş almıyor olması. Gölgede büyüyebilen bitkiler. Daha çok sebze, salatalık, domates ekmek istiyoruz ama onun için de güneş alan yere ihtiyacımız var.” şeklinde konuştu.

“SOFRALARDA YER ALMAZ BELKİ AMA BİLİNÇ OLUŞUR”
Sosyoloji 3. sınıf öğrencisi Furkan Başarslan da çevre konularında gönüllü çalışanlardan. İstanbul’da doğup büyüdüğünü belirten Furkan, bahçe ve tarımla burada tanışır. Doğaya hasretini bostanla giderdiğini ifade eden Başarslan, “Burada üretilen üç beş roka maydanoz sofralarda yer almayacak belki ama insanlar bunu gördükçe, bu işin İstanbul’un göbeğinde yapılabildiğinin farkına varacaklar.” şeklinde konuştu.

“TOPRAĞA DOKUNMAK İNSANI RAHATLATIYOR”
Yasemin Bahçekapılı, Sosyoloji 4. sınıfta okuyor. Ekoloji Kulübü’nün kurucuları arasında. Bostana çok önem verdiklerini ifade eden Bahçekapılı, “İlk başladığımız da çok acemiydik. Aslında her insanın belli köyü var ama işte eskide kalmış, hiç birimiz kendi köyümüze gidip görmemişiz. Kökenimizde olan ama bilmediğimiz bir şey. Daha organik hayat için biz bu işi şehirlerde yaygınlaştırmak istedik. Hiç deneyimim yoktu. İleriye dönük alanımızı genişletme planımız var.” dedi.
Şehir hayatında insanların ne yediğini bilmez bir hale geldiğine dikkat çeken Bahçekapılı, şöyle devam etti: “Bunun tam tersine dönmesini istiyoruz. Birçok insan belli şeylerin farkında, bilinçli ama bunu gündelik hayata sokmak zor oluyor. Toprağa dokunmak insanı gerçekten rahatlatan bir şey. İstanbul’un merkezindeyiz. Trafik, koşuşturma, kirlilik her şey var ama bu şeylere direnmek gerekiyor. Sonuçta bunların birçoğu insan temelli. Bunları düzeltmekte bizim elimizde. Metropolde yaşıyoruz diye metropollü olmak gerekmiyor. Farkındalığımızı diğer insanlara aşıladığımız zaman her şey çok kolay.”

www.sozcu.com.tr

Hakkında Çiğdem Gkhüseyinoğlu

Diğer Haber

KOBALT SÜLFAT VE KULLANIM ALANLARI

Kobalt Sülfat geviş getiren hayvanlar, yani sığır, koyun, Keçi için hayati öneme sahiptir. Kobalt Sülfat, …

[ajax_load_more loading_style="infinite fading-circles" container_type="div" post_type="post" images_loaded="true" placeholder="true" button_loading_label="Haber Yükleniyor..." scroll_distance="500px"]